Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

212 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Türkiye'de sosyolojik ve iktisadi krizlerin Avrupa'ya göre nasıl da gecikmeli yansıdığını yurt dışındaki sosyologları okuyunca daha iyi anlıyoruz. "Yaşadığımız Sefalet" milenyuma girilirken yazılmış, gerek yaptığı tespitler, gerekse geleceğe dair tasavvurlarının gerçekleştiğini görmek bizlere nasip oldu. Son zamanlarda benim gibi beyaz yakalıların bu hayat böyle gitmez ya dediğini çokça duyuyorum. Herkes artık borsa'da kısa yoldan zengin olmanın peşinde. Alın teriyle ve düzenli bir işle hayalleri gerçekleştirmeyi bırakın peşinden koşmak bile hayal oldu. Ekonomik büyüme, teknolojik gelişme, insan ömrünün uzaması, verimlilik artışına rağmen Marx'n bahsettiği boş zamanı ve entelektüel gelişimi henüz elde edemedik. Hatta daha da kötüsü tüm bu yaşanan gelişmelere rağmen insanoğlu artık en temel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak zorunda. Çalışma hayatının çok küçük bir azınlığı yaratıcılığa sahip iken, geriye kalan tüm insanlar monotonlaşmış, robotlaşmış durumda iken çalışmanın ve yaşamın felsefi anlamını yitirmiş durumda. İşsizlik, göç, küresel ısınma, kıtlık gibi çözülemeyen ve önümüzdeki süreçte de çözülmesi gittikçe zorlaşacak olan sorunlarla karşı karşıyayız. Günün sonunda aslında 21. yüzyılda sıkça konuşulan ve daha da konuşacağımız bir kavramla yüzleşiyoruz. "Temel Gelir" veya diğer adıyla "Vatandaşlık Geliri"... İnsanların çalışmadan bağımsız olarak en temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir temel gelire sahip olması önümüzdeki yıllarda ciddi olarak ilgileneceğimiz konuların başında geliyor.
Yaşadığımız Sefalet
Yaşadığımız SefaletAndré Gorz · Ayrıntı Yayınları · 200621 okunma
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.