Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Natalya, Selim'in başına gelecekleri önceden biliyordu sanki. Gitmişti. Ama gitmeden önce odayı silip süpürmüş, masadaki bardağa gelincik çiçekleri koymuştu. Şimdi o çiçekler Selim'e: "Selim Selim..." diyorlardı. "Yaşamak mı istiyorsun?.. İşte temiz bir oda, temiz bir yatak, masada seni seven bir kadının elleriyle bardağa konmuş çiçekler... Daha ne gerek sana? Hiç! Yaşa işte. Yaşamak kolay. Ama bir şartla: Gülmeyi bileceksin. Gülmeyi bilirsen yaşamaktan daha kolay, daha tatlı bir şey dünyada yoktur. Evet, gülmeyi bileceksin. Bilmezsen... Al, Selim, Selim! Sen bu toprağın evladı değil misin, Selim! Sen kötü bir insan olamazsın. Olmak istesen bile olamazsın. Sen hafif, ipek tülbentlere bürünmüş. Kırım'ın tatlı havasında soluyorsun. Sen bu toprağın insanısın. Bu güzel toprak kendi bağrından güzel mahsul, güzel buğday, güzel üzüm verdiği gibi yalnız güzel insan yetiştirir..."
Sayfa 161 - Ötüken Yayıncılık
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.