Papatya deyince aklıma saka cıvıltısı, dere şırıltısı, yedi yaşından küçük çocuk sesleri, sevinç ve mutluluk geliyor. Papatya mutluluğun patlamış hâli sanki.
O kadar masum, o kadar cömert, o kadar fedakâr ve dayanıklı. Kır çiçeklerinin temsilcisi gibidir.
Gelincikle beraber öteki kardeşlerini de yanına alır, çayır-çimen arasında dağı-bayırı süsler. Öyle bir süsler ki az sonra burada bir düğün olacak sanırsınız.
Beyaz yapracıkları, sarı göbeği ile bir japon estampi kadar sevimli, iç açıcı, neşe vericidir. Papatyanın temiz yüreği, yüzünüze gülen, sizi sevince boğan, karşılığında bir şey istemeyen yapısı bir Çocuğun elindeki yarısı yenmiş elmayı size uzatması gibidir. Onu kucaklayıp bağrınıza basmak istersiniz. Belki bu sebeple kıra çıkanlar, kucak dolusu papatya ile döner evlerine. Sanki onunla beraber bütün kırı; dağı, bayırı eve taşımış gibi olurlar. Papatya ucuzdur. Ama su gibi, hava gibi azizdir. Kıymetini bilin.