Gönderi

Gazeteci Metin Toker'in gözünden 6-7 Eylül
Ben Beyoğlu'nun o geceki halini hayatımın sonuna kadar unutamam. Bütün cadde kumaşlar, vitrinlerden çıkarılıp atılmış eşyalar ile doluydu. Buzdolapları, radyolar, çamaşır makineleri ortalardaydı. Taksim'den itibaren cadde geçilecek gibi değildi. Ben arabadan indim önden yürüyerek erdal'a yol açtım. kumaşların üstünden Taksim Tünel'e kadar öyle gittik. Bu sırada etrafımızda elleri sopalı ve haydut kılıklı kimseler bir yandan onu bunu kırıyor, diğer taraftan amansız bir servet düşmanlığı yapıyorlardı. "On binlerce lira kazanıyorlar, iki paralık malı dünya kadar pahalıya satıyorlar" sözlerini o gece kulaklarımla duydum. Bu demokrat Parti'nin görülmemiş kalkınmasına karşı büyük kitlelerin ilk tepkisi oldu. Artık Kıbrıs'ı da Rumları da herkes unutmuştu. Tek istek, haksızlıklarla burulmuş kalpleri dolduran tahrip isterisiydi. Valinin odasında doktor Namık gedik'e (Dönemin iç işleri bakanı) bir koltuğa adeta serilmiş, şaşkın ve kararsızdı. Ankara yolunda olan başbakan Adnan menderes'ten sıkıyönetimin ilan edildiği haberi ben vilayette iken geldi. Harekatı bir korgeneral idare ediyordu. Askere Ateş emri verilmişti fakat asker Ateş etmiyordu. Zaten halk orada burada burada askeri alkışlıyor, onun gözü önünde tahrip ve yağma hareketini sürdürüyordu.
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.