Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Üçüncü Reich'ta rejimin son döneminde işlenecek suçları tüm kalpleriyle onaylayan insan sayısı çok azdı, am bu suçları işlemeye hazır insan sayısı hayli fazlaydı. Şimdiyse, bu insanların istisnasız her biri, önceden hangi konumda yer almış ya da ne yapmış olursa olsun, bir bahane bulup özel yaşama çekilen insanların kolaycılık ya da sorumsuzluk yaptıklarını iddia ediyor. Kamusal alandan el etek çekenlerin etkin bir muhalefet yürütmek için bu tedbire başvurmuş olabileceklerine ise elbette pek ihtimal verilmiyor; ne de olsa kahramanlık ya da azizlik herkesin harcı değildir. Ama kişisel ya da ahlaki sorumluluğun herkesin harcı olduğu söyleniyor, ayrıca iddia ediliyor ki, koşullar ne olursa olsun ve hangi sonuçları doğurursa doğursun, iş başından ayrılmamak, çok daha “sorumlu❞ bir davranıştır. Kendilerini temize çıkarmaya çalışan bu insanların ahlaki gerekçesinin özünde ehvenişer mantığı yatıyor. Bu mantığa göre, birden fazla kötülükle karşı karşıya kalındığında, bunlardan daha až zararlı olanını seçmek bir mecburiyet, seçim yapmayı reddetmek ise sorumsuzluktur. Bu mantığı ahlaki açıdan yanlış olmakla eleştirenler, genelde politik koşullara yabancı kısır bir ahlakçılığı savunmakla, ellerini kirletmeye yanaşmamakla itham edilirler. Oysa kabul etmek gerekir ki, politik felsefe ya da ahlak felsefesinden ziyade (bu anlamda emsalsiz olmasından ötürü, katı bir ahlakçılıkla sıkça itham edilen Kant hariç), dini düşünce kötünün iyisini seçerek kötülüğe ödün vermeyi kesin surette olumsuzlar.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.