Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sebahattin çil

Şöyle der kuşlara özgü bilgelik: "Bak, aslında ne yukarısı vardır ne de aşağısı! At kendini etrafa, ötelere, geriye, ey hafif varlık! Şarkı söyle! Konuşma artık! Tüm sözcükler ağır olanlar için yaratılmamış mıdır? Hafif olana tüm sözcükler yalan söylemez mi! Şarkı söyle! Konuşma artık!"
Reklam
Tüm bunlarda- beslenmenin, yer ve iklimin, dinlenmenin seçiminde -en net biçimde kendini savunma içgüdüsü olarak dile gelen bir varlığını sürdürme içgüdüsünün sözü geçer. Birçok şeyi görmemek, duymamak, yanına yaklaştırmamak- ilk akıllılıktır, bir tesadüf değil bir zorunluluk olduğunun ilk kanıtıdır bu.
Müzik aleti, hangisi olursa olsun, isterse akordu "İnsan" denen aletin akordunun olabileceği kadar bozuk olsun -ondan dinlenebilir bir ses çıkarmamak için hasta olmam gerekir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Benim savaş pratiğim dört cümleyle özetlenebilir. Birincisi yalnızca muzaffer olan şeylere saldırırım - duruma göre de muzaffer olmalarını beklerim. İkincisi: Yalnızca kendime müttefik bulamayacağım, yalnız kalacağım yerde saldırırım, - tehlikeye tek başıma maruz kalacağım yerde... Herkesin ortasında, zora sokmayan tek bir adım atmadım; budur benim doğru eylem kıstasım. Üçüncüsü: Asla şahıslara saldırmam - şahısları yalnızca güçlü bir büyüteç gibi kullanırım, genel ama gizlice yaklaşan, somutlaştırılması zor olan bir felaketi belirginleştirebilmek için. Böyle saldırdım David Strauss'a, daha doğrusu bunak bir kitabın Alman "kültüründeki başarısına, iş başında yakalamıştım bu kültürü... Böyle saldırdım Wagner'lere, daha doğrusu rafine olanı zengin olanla, geç geleni büyük olanla karıştıran "kültürümüzün sahteliğine, içgüdü muğlaklığına. Dördüncüsü: Yalnızca her türlü kişisel farklılığın dışlandığı, kötü deneyimlere dayanan hiçbir geçmişin bulunmadığı şeylere saldırırım. Tam tersine, saldırmak iyiliğini istemenin, koşullara göre de şükran borcunun bir kanıtıdır bende. İsmimi bir meseleyle, bir kişiyle ilişkilendirdiğimde saygı gösteriyorum, önem veriyorum ona: lehte ya da aleyhte - benim için ikisi de bir.
Soru olmayan sorular üzerinde hiç düşünmadim, -kendimi israf etmedim.-
Reklam
Onu (dekedans)düzünden ve tersinden hecelemiş adamım ben. Tutmanın ve kavramanın o telkâri sanatı, nüanslara duyarlı parmaklar, o "köşenin-ötesini-görme" psikolojisi ve bana özgü başka ne varsa, daha o zamanlar öğrenilmişti, her şeyin bende hassaslaştığı o dönemin armağanıydı, gözlemin kendisi de, tüm gözlemleme organları da. Hasta-optiğinden daha sağlıklı kavramlara ve değerlere ve yeniden ters yöne, zengin yaşamın bolluğu ve kendinden emin oluşundan aşağıya, dekadans içgüdüsünün gizli çalışmasına bakmak - buydu benim en uzun idmanım, benim asıl deneyimim, bir konuda olduysam işte bunda usta oldum ben. Perspektifleri tersine çevirmek şimdi elimde, şimdi elimden gelir bu: Belki de "değerlerin yeniden değerlendirilişinin" yalnızca benim için mümkün olabilmesinin birinci nedenidir.
... Ve aslında nereden anlaşılır gelişkinlik! Gelişkin bir insanın duyulara iyi gelmesinden: aynı zamanda hem sert, hem yumuşak, hem de güzel kokan bir ağaçtan yontulmuş olmasından. Kendisine iyi gelen şeylerden hoşlanır yalnızca; iyi gelme ölçüsü aşıldığında sona erer hoşnutluğu da, hazzı da. Gördüğü zarar- ların çarelerini bulur, kötü tesadüflerden kendi çıkarı için yararlanır; onu öldürmeyen şey, onu güçlendirir. Gördüğü, duyduğu, yaşantıladığı her şeyden içgüdüsel olarak kendi yekununu toplar: seçici bir ilkedir o, çok şeyi elekten geçirir.
sebahattin çil
Bir kitabı okumaya başladı
Ecce Homo
Ecce HomoFriedrich Nietzsche
7.9/10 · 9,7bin okunma
Bir süre verin bize ve küçük bir evlilik, görelim bakalım, yeterli miyiz büyük evliliğe! Büyük bir iştir her zaman iki kişi olmak!" Bunu öğütlerim tüm dürüstlere; Üstinsana ve gelecek olan her şeye duyduğum sevgi neye yarardı, başka türlü öğütleyip konuşsaydım! Sadece üremek için değil, yükselmek için de yardım etmeli size, kardeşlerim, evlilik bahçesi!
Kendi yolunuzdan gidin! Bırakın halk ve halklar da kendi yollarında gitsinler! - Karanlık yollardır onlarınki, sahiden bir umut bile görünmez artık ufukta! Tüccarlar hüküm sürebilir, parlayan her şeyin hâlâ tüccar altını olduğu yerde. Artık kralların zamanı değil: bugün halk denilen şey hak etmiyor kralları. Bakın, nasıl da tüccar gibi davranıyor şimdi bu halklar: en küçük çıkarı bile arayıp buluyorlar her türlü süprüntüden! Birbirlerine pusuya yatıyorlar, birbirlerinden bir şeyler kapıyorlar, buna da "iyi komşuluk" diyorlar. Ey bir halkın kendine, "Halkların üzerinde - ege men olmak istiyorum!" dediği kutlu uzak zamanlar.
Reklam
Benimle nereye çıkarsanız çıkın, ey kardeşlerim: dikkat edin, sakın bir de asalak çıkmasın sizinle birlikte! Asalak: bir solucandır bu, sürüngen, sokulgan biridir, sizin hasta, yaralı yerlerinizde semirmek ister. Ve yukarı çıkan ruhların yorulduğunu anlamak, işte budur onun da sanatı: sizin kederinizde ve sıkıntınızda, sizin uysal utancınızda kurar iğrenç yuvasını. Güçlünün zayıf, asilin çok yumuşak olduğu yere, - oraya kurar iğrenç yuvasını: asalak, büyüklerin küçük yaralarında.
İstemek özgürleştirir: çünkü istemek yaratmaktır: bunu öğretiyorum ben. Ve sadece yaratmak için öğrenmelistniz!
Ey kardeşlerim, sizi kutsuyor ve yeni bir asalete yöneltiyorum: geleceği doğuranlar, yetiştirenler ve geleceğin tohumunu atanlar olun, - sahiden, tüccar altınlarıyla ve tüccarlar gibi satın alabileceğiniz bir asalete değil: çünkü fiyatı olan her şeyin çok azdır değeri. Nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz belirlesin bundan sonra şerefinizi! Sizin ötenize geçmek isteyen isteminiz ve ayaklarınız - bunlar belirlesin şerefinizi!
"İnsanlar epey bir zaman anlamla ilgilendi, fakat gücü ele geçirince anlama ihtiyaçları kalmadı." Harari
297 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.