Yine nasıl da etkiledi Sally Rooney beni!
Yazara neden günümüzün Salinger'ı dendiğini çok daha iyi anladım bu kitapla. Hissettiklerini dışarı vuramayan ama içinde fırtınalar kopan, cok düşünen bir anlatıcı var: Frances. Ah Frances, hissettiklerini nasıl da içten hissettim! Sanırım bu yüzden kitabı daha da sevdim.
Rooney'nin yazdığı aşk öykülerinin dokusu, kokusu, ruhu aynı ama çok güzel. Karşılıklı bir alış-veriş oluyor aşklarında, maddi olmasa da manevi.
Her bir karakter yine birbirinden ayrı, oturup saatlerce birçok konu üzerine türlü sorgulamalar yapıyor olmalarına yine hayran kaldım.
Rooney, gerçek dünyada gerçekten senin yazdığın gibi mi her şey?
Ve sonu... Etkisinden çıkarmayan bir bitiş yine. İnsanı kara kara düşündüren, bir yandan umut bir yandan umutsuzluk veren bir anda, aniden, tek bir cümleyle yerine çivileyen bir son, çok sevdiğim.