Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Dolli'nin iç sesi
"Grişa'yla şimdi güzel ilgileniyorum ama şu anda boş olduğum, doğum falan yapmadığım için yapabiliyorum bunu. Stiva'ya elbette bel bağlanmaz. İyi insanların yardımıyla onları yetiştiririm ama ya yine doğum yaparsam..." Ve aklına kadının çocuğunu acılar içinde doğurmak üzere lanetlendiğini söylemenin ne büyük haksızlık olduğu düşüncesi geldi. "Doğurmak bir şey değil ama taşımak, asıl işkence..." diye düşündü son hamileliğini ve bu sonuncu bebeğin ölümünü gözünde canlandırıp. Handa genç bir kadınla yaptığı konuşmayı anımsadı. Çocuğun var mı sorusuna bu güzel genç kadın neşeyle şu yanıtı vermişti: "Bir tane kız vardı, Tanrı beni kurtardı, geçen oruçta gömdüm." "Çok üzülmüşsündür, değil mi?" diye sormuştu Darya Aleksandrovna. "Neden üzüleyim? İhtiyarın o kadar çok torunu var ki. Dertten başka bir şey değil. Ne çalışabilirsin, ne iş yapabilirsin. Sadece ayak bağı." Genç kadının iyilik dolu sevimli yüzüne rağmen bu yanıt Darya Aleksandrovna'ya çok iğrenç gelmişti ama şimdi elinde olmadan bu sözleri anımsıyordu. Bu arsız sözlerde gerçeklik payı da vardı. "Ve bütün bunlar ne için? Bütün bunlardan ne olacak? Bir an rahat yüzü görmeden, kah hamile olarak, kah bebek emzirerek; her zaman sinirli, hırçın, üzüntü içinde, başkalarını da üzen bir halde, kocamın hoşuna gitmeden bütün hayatımı geçireceğim ve mutsuz, kötü eğitilmiş ve yoksul çocuklar yetişecek. İşte olacağı bu. Şimdi de eğer yazı Levinlerde geçirmeseydik nasıl geçinirdik bilmiyorum. Çocukları tek başıma yetiştiremem, başkalarının yardımı olmadan, bu aşağılayıcı duruma katlanmadan olmayacak. Hadi en şanslı olasılığı kabul ettik diyelim, bundan sonra çocuklar ölmeyecek. En iyi olasılıkla sadece serseri, hayırsız çocuklar olmayacaklar. Hepsi hepsi bu kadarcık bir şey için o kadar eziyet, o kadar emek... Tüm hayatı mahvoluyor insanın!" Sonra genç köylü kadının söylediği şeyi tekrar anımsadı ve bunu anımsamaktan yine iğrendi ancak bu sözlerde kaba bir gerçek payının da olduğunu görmemezlikten gelemezdi. "Oysa Anna'ya saldırıyorlar. Niye? Ben ondan daha mı iyiyim? Hiç değilse sevdiğim bir kocam var. Sevmek istediğim şekilde değil ama onu seviyorum. Oysa Anna kocasını sevmiyordu. Anna'nın ne suçu var? O, YAŞAMAK İSTİYOR. Tanrı bu duyguyu ruhumuza koymuş. Büyük olasılıkla aynı şeyi ben de yapardım. O korkunç günlerde, Moskova'ya bana geldiğinde onu dinleyerek iyi mi yaptım, kötü mü hala bilmiyorum. O zaman kocamı terk edip hayata baştan başlamalıydım. Gerektiği gibi sevebilir ve sevilebilirdim. Şimdi daha mı iyi sanki? Ona saygı duymuyorum. Benim için gerekli ve ona katlanıyorum. Bu daha mı iyi? O zamanlar daha çok hoşa gidebilirdim, güzelliğim duruyordu hala." diye düşünmeye devam eden Darya Aleksandrovna aynaya bakma isteği duydu. Çantasında küçük bir yol aynası vardı ve onu almak istedi ama arabacının ve sallanıp duran katibin omuzlarına bakınca, ikisinden biri dönüp arkasına bakarsa ayıp olacağını düşünerek aynaya bakmaktan vazgeçti. "Anna çok iyi yaptı, onu asla kınamayacağım artık. Kendisi mutlu, bir başkasını mutlu ediyor ve benim gibi ezilmiş değil. Her zamanki gibi taze, akıllı, herkese karşı açık yürekli" Dudakları çapkın bir gülümsemeyle büzüldü. Bu gülüşün nedeni, Anna'nın hikayesini düşünürken onunla paralel olarak Darya Aleksandrovna'nın hayalinde kendisine aşık birkaç erkekten oluşan tek bir erkek yaratarak kendi aşk hikayesini oluşturmasıydı. O da tıpkı Anna gibi her şeyi kocasına itiraf ediyordu. Bu itirafı duyan Stepan Arkadyiç'in hayreti de şaşkınlığı da onu gülümsetti.
Sayfa 789Kitabı okudu
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.