390 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Deniz kabuğu misali...
Hani deniz kabuğunu kulağımıza yaklaştırdığımızda dalgaların sesini duyarız ya işte bu kitap da öyle oldu benim için. Kitabın sayfalarına kulak verirseniz içerisinden yankılanan "Bir fırtına tuttu bizi" türküsünü duyacaksınız..
Okuyacağım kitapların içeriğini araştırmayı sevmiyorum. Bunun kitabın büyüsünü bozduğunu, kitaptan yükleneceğim duyguyu azalttığını düşünüyorum. Bu nedenle kitabı, 1918-1924 yılları İstanbul'unu anlatan tarihi bir roman olduğunu düşünerek okumaya karar verdim. Ancak kitaba başladığımda gördüm ki 4 seriden oluşan bu set ( 
Veda 
Umut 
Hayat 
Hüzün - Dürbünümde Kırk Sene (1964-1983) ) aslında 
Ayşe Kulin 'in büyük dedesinden başlayarak ailesini anlattığı bir iç döküş romanı...
Romanın dili oldukça akıcı, olaylar sürükleyici dizi tadında ilerliyor. Yazar; çoğu okur tarafından, "Tarihi roman yazmış Mustafa Kemal'e hiç değinmemiş" şeklindeki eleştirilerle yanlı yazdığı yönünde itham edilmiş. Yazarın kaygısı edebiyatımıza tarihi bir roman katmak olsaydı bu eleştiriler haklı olabilirdi. Benim görüşümde, bir romanın tarihi roman olarak anılması için dönem hakkında daha geniş literatür taraması yapılması, incelenen ve yer verilen kaynakların kaynakça bölümü ile sunulması gerekir. Yazar, dedesinin mektuplarından yola çıkarak kitabı yazmaya karar vermiş. Buradan da anlaşılıyor ki kaygısı tarihi anlatmak değil, bilinen doğruların arkasında saklı olabilecek sebepleri göstermek...
Peki nedir bu saklı sebepler? Son Osmanlı Maliye Nazırı Ahmet Reşat Bey (yazarın büyük dedesi) yedi göbekten memuriyette görev almış bir aileye mensup. Dolayısıyla Saltanat'a ve Sultan Vahdettin'e gönülden bağlı. Hatta o derece ki yeğeni Kemal'in İttihatçılara katılmasına çok kızmış, onu "ailemin adının vatan haini diye anılmasına sebep olacaksın" diyerek konağından kovmuş ancak Sarıkamış Harekâtı'nda aldığı ağır yaralar nedeniyle tekrar konakta saklanmasına ve sağlığı için gerekli önlemlerin konakta gizlice alınmasına izin vermiştir.
Kemal iyileştikten sonra bu sefer de Karakol Teşkilatı'na katılmış ve başlatılmaya çalışılan Anadolu hareketine destek olmuştur. Teşkilat Anadolu'ya verilecek destek için Ahmet Reşat'ın maliyedeki mahiyetine ihtiyaç duymaktadır. Sultan Vahdettin'in yanlış siyaseti ve Sevr Antlaşması'nın imzalatılması Ahmet Reşat'ın bu desteği kabul etmesini sağlıyor. Ancak Anadolu hareketine desteğini sorunsuz verebilmek için görüşünü hiçbir zaman kimseye açıklayamıyor ve görevinden istifa edemiyor. Saltanat'ın kaldırılmasının ardından Sultan Vahdettin'in gizli yollarla ülke dışına kaçmasıyla Osmanlı hükümeti hakkında idam kararı çıkarılıyor. Bu karar üzerine Ahmet Reşat Bey de bütün ailesini İstanbul'da bırakarak aynı yollarla ülke dışına çıkmak zorunda kalıyor. Bir zamanlar Kemal'i "Ailemin adının vatan haini olarak anılmasına sebep olacaksın." diyerek konağından kovduğu, şu an da kendisi yüzünden ailesine vatan haininin eşi, kızı, torunu, teyzesi yakıştırması yapılacağı gerçeği yüreğini kemirerek...
Sayfalarına kulak vermeye değer bir Veda'nın romanı... Kitabı okuduktan sonra siz de türküyü duyabildiyseniz aynı duygularda buluştuk demektir..
·
569 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.