İlk kitabından sonra "ne olacak şimdi?" merakı ile ikinci kitabını da bir çırpıda okudum. Artık kişilere hakim olduğum için ilk kitabı kadar zorlamadı beni, deyim yerindeyse su gibi aktı. Kitabın konusu ilk kitabın sonlarında ortaya çıkmıştı aslında. Bir başmelek belasından kurtulmuşken bu sefer da başka bir başmelek başa bela oldu. Bu seferki düşmanları daha zorlu, daha güçlü, daha ölümsüz... Bu kitapta Elena'nın kabuslarını ve geçmişini de yazar aydınlığa kavuşturmuş. Illium, Dmitri, Jason, Aodhan, Zehir, Galen, Naasir... namı diğer Yediler.. Bu kitabı sevmemin bir diğer nedeni onlar. Sadık -Yediler'in Raphael'e olan sadakatleri- savaşçılar her zaman ilgimi çekmiştir. Her birinin ayrı bir hikayesi var ve kitapta parça parça bunlara değiniyor. Türkçeye henüz çevrilmemiş ama yurt dışında çoktan basılmış olan serinin diğer kitaplarında bazıları baş kahraman oluyor. Neyse ben gerçekten beğendim. Umarım serinin diğer kitapları da hızla türkçeye çevrilir. İyi okumalar...