Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Okurun da çok iyi bildiği, bir kapısı komodinle kapatılmış, orasından burasından hamam böceklerinin hızla geçiverdiği o odada düşünceleri de, ruhu da, tıpkı oturmakta olduğu sandalye gibi hiç rahat değildi. Kahredici bir ezilme, ağır bir boşluk duyuyordu yüreğinde. “Şu balo denen şeyi icat edenlere lanet olsun!..” diye söyleniyordu içinden. “Nedir yani bu salakça neşe? Bölge kıtlıktan kırılıyor, fiyatlar almış başını gitmiş, bunlar balo düzenliyor! Ya kadınların hali neydi öyle: Sürmüş sürüştürmüş, takmış takıştırmışlar! Hele birinin üstündekiler en az bin ruble tutardı! Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Ya köylülerden toplanan haksız vergilerden ya da daha kötüsü, vicdanların satılmasından! Rüşvetler alınıyor, vicdanlar satılığa çıkarılıyor... niçin? Karısına bir şal ya da... neydi adı?.. Lanet olsun, ne saçma sapan adlar takarlar!.. Bilmem ne satın almak için! Sidorovna diye bir hanım, “Posta müdürünün karısı benden daha şık,” demesin diye! Evet, salt bu yüzden bin rubleyi çula çaputa sayıyorlar! Neymiş? Baloymuş, eğlenceymiş! Balonuz başınıza çalınsın! Rus ruhuna, ruh naturasına hiç uymayan bir iğrençlik balo denilen şey!
Sayfa 209Kitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.