Doğuştan getirdiğim ve kaplumbağa gibi sırtımda taşıdığım bu kasvetli hal yüzünden hiçbir ideale tutunamadım. Bütün muvaffakiyetlerim can sıkıntısının ürünüdür. Bütün arkadaşlarım profesör oldular, doktorluk bana kâfi geldi. Yeterince süklüm püklüm dolaştıktan sonra çocukluğumun geçtiği, anne babamın ve ablalarımın yaşadığı kasabaya geri döndüm, bir özel hastaneye attım kapağı. Öyle mutsuzdum ki, mümkün olsa anamın rahmine geri dönecektim. Ama olmuyordu. Mecburen bir sabaha uyanıyor, bir akşamı bekliyordum.