Uzun uzun yazıp sildim. Şöyle ölçülü, makul, hakkaniyetli bir şeyler yazayım istedim ama taraflı duruşumdan zerre eksiltmedim. O yüzden henüz ilk Şermin Yaşar okumamdan başlayıp Deli Tarla'ya varan süreçte yine aynı hissi taşıyorum: Şermin Yaşar, okuru sıkmak şöyle dursun her seferinde hayret içinde bırakacak üslubunu, dil işçiliğini (ki bende ayırıcı yanı bu) yenileyip güçlendiriyor. Gıpta ile kıskançlık arasında gidip gelerek okuduğum öykülerinde kendimi basbayağı haset ederken buluyorum. Bir insanın kelimeleri bu kadar maharetli kullanabilmesinin, hepimize aşina olan cümleleri gayet sade fakat maksadına uygun yazabilmesinin sırrı nedir merak ediyorum. Ha bir de öykü finallerinde demir yumruk indirmesi var. Siz mevzunun şöyle gideceğini, en fazla şu şekilde sapacağına ikna olursunuz fakat finalde halden hale sokacak bitirişler olur.
İşin teknik kısmına girmeyeyim. Karakter tahlili, kurgu, bilinç akışı, çok katmanlı yapı (bu ifadeyi edebiyatçılar sevmez ama var işte, n'apalım?) vs. Şöyle öykü olsun, yormasın, cümlelerine de hayran kalayım ama olaylar da sarsın diyorsanız Deli Tarla burada. Gelirken Ekmek Al, Kalk Yerine Yat. Var yani, yeter ki ne arıyoruz ona karar verelim. Keyifli okumalar olsun.