Gönderi

Aydınlanma düşünürleri diye anılan düşünürler, kültürün özünde ya da gerçek Geist'in varlığının farkına varmak yönünde bir değişiklik öngörmedikleri için, yaptıkları yergilerde dahi kendilerini meydana getiren kültürün bir parçası haline gelmişlerdir. Böylece, Voltaire ve Diderot "Rameau'nun Yeğeni gibi zavallı ve küçük yergiler yazmışlardır" (Lauer, 229). "Hegel'in görüşüne göre, Voltaireler ve Diderotlar bizzat eleştirdikleri şeyin bir ürünüdürler ve bunun ötesine geçememişlerdir; birer yergici olarak işlevleri de diğerlerinin durumun farkına varmalarını sağlamaktır, durumu değiştirmek değil" (a.g.e.). Hegel'in abarttığını düşünebilirsiniz, ama daha günümüzden bir örnek verelim: Pornografiyi yermek için bir film yapmak isteyen bir film yapımcısı kaçınılmaz biçimde ortaya pornografik bir film çıkaracaktır. Şiddeti ve ahlaksızlığı göstermek için yapılan televizyon programları izleyicileri, arızalı bir merak duygusuna sahip insanları ve şiddeti eğlenceli bulan kişileri çekmektedir. Bu bakış açısıyla, Amerikalı Geraldo, Donahue ve Ophrah kendilerini ortaya çıkaran kültüre ve “açığa çıkardıkları” toplumsal sorunlara yataklık etmektedirler. Açığa vurdukları bu toplumsal kötülüklerin düzelmesine bir katkıda bulunmadıkları gibi, bunları daha da desteklemekte ve toplumun genelinde bunlara yönelik merak ve beğeniyi yaymaktadırlar. Aynı şey, Amerikan televizyon kanallarındaki haber bültenlerinde de gittikçe yayılmakta, haber adı altında çarpık ve şehvet düşkünü bir merak ön plana konmaktadır ve Barbara Walters gidip kız arkadaşının poposunu ısıran bir spor habercisi ile röportaj yapabilmektedir.
Sayfa 279 - PdfKitabı okudu
·
155 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.