Gönderi

70 syf.
·
Puan vermedi
Korku
stefan zweig'in okuduğum en başarılı eseridir. beni çok etkiledi, gerçekten çok büyük bir yazar olduğunu iliklerime kadar hissettim. çok isterdim ki kocasını aldatan bir kadının bu kitabı okuyup düşüncelerini,hislerini tüm açıklığıyla yazmasını ama biliyorum ki bu imkansız. hayatımızın içinde olan birçok şeyi, birçok psikolojik durumu bulabiliyoruz kitapta. bilmeden yaptığımız şeylerin altında yatan derin nedenleri görmemize ve “gözlerine ışık tutulmuş tavşan gibi” donup kalmamıza sebebiyet veriyor bu durum. korku, suç, ceza, intikam kavramları çok güzel şekilde yorumlamış zweig. --- `spoiler` --- `:1.` "demek evli hanımlar, asil ve kibar hanımlar, bir başkasının erkeğini çalmaya gittiklerinde böyle giyiniyorlar. yüzleri gizli, tülle örtülü... elbette, sonradan yine namuslu kadını oynayacaklar ya..." `:2.` “ama bizim gibiler ne haldedir, açlıktan gebermek üzere midirler, kibar hanımlar böyle şeylere aldırmaz... elimizde kalan son şeyi, erkeğimizi de çalıverirler...” `:3.` “aşığının kendinden önce böylesine aşağılık ve rezil bir kadına ilgi göstermiş olması gururunu incitmişti, şimdi sözcüklerini daha kindar bir duyguyla gözden geçirdiğinde, ona gideceği tarihi kendi keyfine göre açık bırakırken kullandığı o intikamcı ve soğuk ifadeden hoşnut kaldı. küçük bir çevre içinde tanınan bir piyanist olan bu gençle bir gece toplantısı sırasında tesadüfen tanışmış ve kısa bir süre sonra, aslında pek de istemeden ve nasıl olduğunu da tam anlayamadan onun metresi oluvermişti. ne kanı kanına ısınmış ne de ruhsal veya bedensel anlamda ona bağlanmıştı. kendini ona gerçek bir ihtiyaç veya büyük bir hayranlık duymadan teslim etmişti, biraz istemine karşı direnç gösterme tembelliğinden, biraz da tedirgin edici bir merak yüzünden. ruhunda bir aşık edinme gereksinimi yaratacak bir neden yoktu, evliliği mutlu ve doyumluydu, kadınlarda çok görülen manevi bakımdan körelme gibi bir şikayeti de olmamıştı. kültürel olarak kendisinden üstün, varlıklı kocasının, iki çocuğunun yanında tembel ve mutlu bir korunmuşluk içinde rahat, refah içinde, son derece sakin bir hayat yaşıyordu. fakat fırtına veya bunaltıcı sıcak kadar; havanın durgunluğu da insanı rahatsız edebilir; aynı şekilde ılımlı bir mutluluk da talihsizlik kadar kışkırtıcı olabilir ve isteksizlik çeken pek çok kadın için, umutsuzluğun getirdiği sürekli bir doyumsuzluktan daha tekinsizdir. tokluk da açlıktan daha az kışkırtıcı değildir. ırene'de macera merakını uyandıran da hayatının tehlikesiz ve güvenli oluşuydu. yaşadığı ortamda onu zorlayan hiçbir şey yoktu. elini nereye atsa pürüzsüzdü, bütün hayatı özenle, şefkatle, sevgiyle ve evcimen bir rahatlıkla sarmalanmıştı; ırene, varoluştaki bu ölçülülüğün hiçbir zaman dış kıstaslara vurulamaya cağını, aksine insanın içiyle ilişkisizliğinin bir yansıması olduğunu fark etmeksizin kendini bir şekilde bu rahatlık tarafından kandırılmış ve gerçek yaşamdan uzaklaştırılmış hissediyordu.” `:4.` “ otuzlu yaşlarına yaklaşırken yeniden canlanmaya başladı. o da her kadın gibi kendini büyük tutkulara layık görüyor, ama bunu göze alma cesaretini gösteremiyordu, oysa maceranın gerçek bedeli tehlikeye atılabilmektir” `:5.` “ fakat bir kez sadakatsizlik yapmışken, ne mutluluk ne de hayal kırıklığı duyarak, bir görev duygusu ve alışkanlığın verdiği bir tür tembellikle bu genç adama gitmeyi sürdürdü. hafif kadınların, hatta sokak kadınlarının arasında bile sıkça rastlandığı gibi, her şeyi, ihaneti bile bir düzene sokmak isteyen, kaçamaklara bir tür evcillik katmaya ve en aykırı duyguya bile sabırla gündelik bir maske geçirmeye çalışan, içlerindeki burjuvalık duygusunun çok güçlü olduğu o kadınlardandı ırene de” --- `spoiler` ---
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022104,1bin okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.