Gönderi

Tatsız bir yola çıkış bu. Yorgunlukları geride bırakmak tasasızca bulutları izlemek bir yana ağır bir yük kalbimde. Şimdi diyorum, şimdi uzun bir yol iyi gider; tam da olmam gereken yerdeyim. Camdan yağmur damlaları süzülmüyor gözlerimde de yaş yok aslında. Ağustos başları ve yirmili yaşlarımda olmama rağmen nedir bu üzerimdeki karanlık? Yanımda oturan atmışlı yaşlardaki teyzenin kahvesini açıyorum bahaneyle birkaç cümle kuruyoruz o kadar. Birazdan -bilet alırken başka bir teyzenin söylediği tatlılıkla- 'hüviyet' kontrolü yapılacak ve son birkaç cümlemizi de orada sarfedecegiz. Ne kadar da tarafını ortaya koyan ve seni taraf olmaya zorlayan sözcükler diye düşünsem de neden sonra bu dusuncelerden sıyrılıp bulutlara dalıyorum, ne kaplumbağa var ne belli bir yüz. Bugün gökyüzü dağınık. Dağınık ve bir o kadar güzel. Aleladelikte aramalı ya mucizeleri iste öyle bir mucize. Derin bir iç çekip şürediyorum içimden. Âh içinden bu geçenler insanın ve yine âh içinden geçemeyenler insanın. Birikiyorlar daima. Fakat su birikintisi değil ki biraz güneş açınca uçup gitsin. Tüm kırgınlıkları silsem sinemden silsem de sabah meltemleri doluverse içime.. Gönülleri tel bilen kuşların gözlerinden yolları yâr bilen seyyahların ellerinden öperim.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.