Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

344 syf.
5/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okurlarını Yanıltma Koleksiyonu
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Cy1BPIaNyG7 Dervişin teselli koleksiyonu mu yoksa okurları yanıltma koleksiyonu mu? Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. Yeni kitap önerileri alabilmek için yorumlara bakabilirsiniz. Öncelikle piyasada bahsi geçen ve tasavvuf teması içeren kitapların %90'ının dini bir kaygıyla değil, daha çok ticari bir kaygıyla yazılmış eserler olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu insanların hiçbiri gerçekten tasavvufu yaşamıyor. Hiçbiri bir lokma bir hırka kalıp münzevi olarak günlerce çile çekmiyor. Bu da yazılanların samimiyetini ne yazık ki düşürüyor. Mesela daha kitabın başında Mesnevi'den yapılan alıntıyı gördüğümde bunun ne kadar gerçekçilikten uzak bir düşünce olduğunu fark ettim: "Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider." (s. 26) Bu ve devamındaki sayfalarda bahsedilen "aza kanaat getirme" teması benim en sevmediğim şeylerden biri olsa gerek. Ayrıca yoksulluk neredeyse nimetin de oraya gittiğini göremiyoruz maalesef. Hatta nedense nimetlerin daha çok yoksul insanları umursamayan siyasi yöneticilerin bulunduğu yerlere gittiğini görüyoruz gerçek hayatta. Bu kitabı okurken bu kadar kaderci bir kitap okuyacağımı da bilmiyordum. Oysaki İsra Suresi'nin 13. ayetinde geçen "Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" kısmı insanın seçimlerinin ve çabasının da ne kadar önemli olduğunu hatırlatır bize. Fakat bu kitapta benim genel olarak aldığım mesaj, kendini sorgusuz sualsiz yaratıcının iradesine bırakmaktı. Bu da benim bireysel çabaya bağlı kader anlayışıma uymuyor. Rahatsız olduğum başka bir konu da aslında Müslüman olmayan yazarların veya ünlülerin sanki Müslümanmış gibi gösterilmeye çalışılması. Bu kitabın 156. sayfasında tenisçi Arthur Ashe ile ilgili bir hikâye anlatıldığını görüyoruz. O hikâyede kendisinin şunları dediği belirtiliyor: "Elimde şampiyonluk kupasını tuttuğum zaman Allah'a "Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Rabbime hangi yüzle "Neden ben?" diyebilirim." (s. 156) Arthur Ashe'nin Müslüman olduğuyla ilgili hiçbir bilgi bulamamamıza rağmen yazarın onun dediği şeyleri okurların daha çok hoşlarına gidecek yönde kullanmasını sevmedim. Yani Ashe, İngilizce'de "Allah" veya "Rabbim" kelimelerini kullanmamasına rağmen öyle demiş gibi sunulmasını okurları yanıltıcı bir yön olarak görüyorum. Ünlülerin veya yazarların kendi inançlarındaki başka Tanrıları olabileceğini artık kabullenmemiz lazım. Benzer olarak Tolstoy'a da koyulmaya çalışılan bir Müslüman etiketi var ve Tolstoy ile ilgili yazılan gerçek biyografi kitaplarında bu bilginin doğru olmadığını görüyoruz. Arthur Ashe ve Tolstoy gibi insanların Müslüman olmaması bizi şaşırtmamalı. Çünkü onların Allah'ları olmayabilir; ama İsa'ları, Yehova'ları veya Buda'ları var. Kitabın yarısından sonra yazarın kendi düşüncelerinden çok başka düşünürlerin alıntılarını okuyor olmamız da hoş bir durum değildi. Bu tür kitaplarda eğer farklı insanlardan alıntı yapılacaksa o alıntıların çok daha az yer kaplaması ve kitap yazarının daha baskın planda olması gerektiğini düşünenlerdenim. Bunlara rağmen kitapta hem Doğu hem de Batı filozoflarına yer verilmesi gayet keyifliydi. Çünkü piyasada bu kitaba benzeyen kitaplarda gördüğümüz şey sadece İslam alimlerinin veya Doğu filozoflarının düşünceleri oluyor. Ama bu kitap bu klişeyi kırıp Müslüman olmayan Batı filozoflarının da konuşmasına izin veriyor. Ayrıca insanın belirli bir kapasitesi olduğunun söylenmesini ve erişebileceğimiz şeylerin de sınırlı olduğu mesajını sevdim ve gerçekçi buldum. Daha doğrusu yazarın "teselli" kelimesiyle demeye çalıştığı şey de bu. Zaten yapamayacağımız şeyleri yapamayacağımızın farkında olarak bu konuda kendimizi teselli edebilmek. Kitaba 10 üzerinden 5 puan vermemin sebebini de bir nevi açıklamış oldum. Çünkü kitabın yarısını sevdim, yarısını da sevmedim. Hatta içinde tasavvuf olmasaymış çok daha iyi ve özgün bir kitap olurmuş bence. Çünkü piyasada tasavvufu yaşamadan ve bilmeden tasavvuf hakkında benzer kitaplar yazan o kadar çok insan var ki, bu da sizi onlardan biri gibi yapıyor sadece. Bizi yanıltmayacak daha gerçekçi kitapları kitap koleksiyonumuza alabilmemiz dileğiyle...
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Dervişin Teselli KoleksiyonuMecit Ömür Öztürk · Hayykitap · 20176,7bin okunma
··
10 artı 1'leme
·
18,5bin görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
bu kitaplar okunmadan önce gerçekten tasavvufu yaşayan mevlana, ahmet yesevi, hacı bektaş-ı veli gibi mutasavvıfların eserleri okunmadığı sürece hiçbir anlamı yok
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
incelemeye yorum yazan arkadaşlara kitap önerisi vermeye bugün de devam ediyorum 📚
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
günaydın! 🤓 kitap önerisi dükkanımız an itibariyle açıldı. incelemeye yorum yazıp kitap önerisi hediyenizi alabilirsinizz
Zehra Kardaş okurunun profil resmi
Merhaba Oğuz, eleştirin için teşekkürler. Ben de müsaadenle eleştirini birkaç yönden eleştireceğim :) öncelikle tasavvuf teması içeren kitapları yazanların "hiçbiri" nin tasavvufu gerçekten yaşamıyor olduğunu söylemişsin. Bunun için bütün (hiçbiri dediğin için) bu yazarların hayatını bilmen gerekir. Oysaki ben yazdığı tasavvuf kitabının gelirinin bir kuruşuna bile dokunmayıp hayatını münzevi bir şekilde yaşayan yazarları biliyorum. Bunlardan birini tanıdığım, biri de arkadaşımın babası olduğu için biliyorum. Tasavvufun özünde bir lokma bir hırka yaşamak olmadığını da belirtmeliyim, bizim zihinlerimizde tasavvuf bu cümleyle eşdeğer fakat tasavvuf daha çok Allah sevgisinin hayatımızı kuşattığının farkındalığı'dır. Bunun için fakir ve çileli bir hayatın olmasına gerek yok, çok zengin olabilirsin, çok fakir olabilirsin, çok güçlü, çok zayıf, memur veya işçi olabilirsin bunun etiketlerden ziyade kalbine neler koyduğunla ilgili olduğunu söylemeliyim. Bu yazarı da tanıyan biri olarak kitaplarının vurgusunun aza kanaat getirmek üzerine olmadığını söylemeliyim. Bu aslında daha çok hayatın zıtlıklarla var olmasıyla ilgili bir durum. Bazen hayatımızın "aza kanaat etme" noktasında bazen de "azimle çalışma ve karşılığındaki nimetleri yaşama" noktasında olabiliriz. Yazarın diğer kitaplarını okuyup podcastlarini dinlediğin taktirde hayatın zıtlıklarına çok güzel açıklamalar getirdiğine şahit olabilirsin. Ki bu yazarın güzelim sohbetlerinden herkesin yararlanmasını isterim. Kendini sorgusuz sualsiz Tanrı'nın iradesine bırakmak'tan anladığımız nedir bizim? Hiçbir şey yapmamak, kös kös oturmak, kaderin elinde o yana bu yana savrulan yaratıklar olmak. Hâlbuki senin de dediğin ayetteki gibi 'çaba' çok kıymetli, iyi bir kul olmak da çabayla oluyor. Burada kastedilen işte çoğu zaman bu çabayı da överek kendine bir paye biçen 'nefsi emmareye' o yanlış algıya 'ben yaptım, ettim' kibrine kapılmaması için bu çabanın dahi Allah'ın ikramıyla bize ulaştığının bilincinde olmak hâli. Yazarı bir bütün olarak görmeye çalışırsak yapmaya çalıştığı da bu aslında. Okuyucuyu daha bilinçli bir imani hâle evirmeye gayret gösteriyor. Bir de hemen hemen tüm çevremizin, ailemizin, öğretmenlerimizin, Ted konuşmalarının, motivasyon videolarının vs. benliği övdüğü ve kaderimizin tamamen yapıp ettiklerimize bağlı olduğu dolayısıyla zengin ve statü sahibi değilsek suçlunun biz olduğunu söylediği bir çağda bir kitapta "bazen işleri bu kadar da üzerimize, benliğimize almamamız" gerektiğini söylemesi ve böyle söylediği halde çok okunmayı başarması takdire şayan bir çaba :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
o halde ben de eleştirimi eleştirmenizi eleştirebilirim bu kitaplar okunmadan önce gerçekten tasavvufu yaşayan mevlana, ahmet yesevi, hacı bektaş-ı veli gibi mutasavvıflar okunmadığı sürece bunların piyasayı ticari kaygıyla dolduran eserler olduğunu düşünüyorum tasavvuf islam'dan ve hz. muhammed'den sonra yerleşmiş bir gelenek olduğu için bunu tamamen ayrı değerlendirmek daha mantıklı geliyor yazarın diğer kitaplarını okumayı veya podcastlerini dinlemeyi düşünmüyorum, bu kitabında yeteri kadar gördüm çünkü kitap önerim: - jean paul sartre, duvar
Nora Lee okurunun profil resmi
Her yaşa uygun dedin de aklıma geldi, ben (30) en son Charlie'nin Çikolata Fabrikası'nı okuyacaktım ama nedense durmadan kendimi sabote ediyorum bu konuda, olmadık meşguliyetler içinde buluyorum kendimi ve gün bittiğinde bir de bakıyorum; tek bir sayfa bile okumamışım. Günlerdir böyle ve neden kendimi sabote ettiğimi anlamıyorum :( Psikolojik yorgunluk kendini fiziksel olarak da hissettiriyor son zamanlarda ama böyle sürüp gitmesini hiç istemiyorum. Bıktım artık, yoruldum... ㅠㅠ
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
umarım psikolojik yorgunluğunuzu aşıp üstesinden geldiğiniz günler yakındadır kitap önerim: - alfred adler, psikolojik aktivite
1 sonraki yanıtı göster
SvmG okurunun profil resmi
"Ünlülerin veya yazarların kendi inançlarında başka Tanrıları olabileceğini artık kabullenmemiz lazım." çok iyi.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
çok teşekkürler kitap önerim: - miguel de unamuno, aziz manuel
Karvin okurunun profil resmi
Ben de hiç fakirlik görmemiş birinin, fakirliği güzelleştirmesine tahammül edemiyorum, gerçekçi değil. Kitabın bu kadar yüksek puan alması da şaşırtıcı. Bilim-kurgu tavsiyesi olursa sevinirim.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
katılıyorum, tabii ki kitap önerim: - aziz nesin, bir sürgünün anıları
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
birkaç saatte onlarca insana kitap önerisi verdim. incelemeye yorum yazanlara kitap önerisi vermeye devam ediyorum 🤓
Mehmet S. okurunun profil resmi
25-26 (26 olduğumu kabullenmek istemiyorum) öhöm neyse yine de kitap önerisi rica edebilir miyim?
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
ahdfsh tabii ki kitap önerim: - georges rodenbach, ölü brugge
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.