Natüralizm deyince aklan gelen ilk isimlerden olan Emile Zola’nın,en bilindik romanlarından biri Nana. Aslında,Zola’nın 23 yılda yazdığı toplam 20 kitaptan oluşan Rougon – Macquart serisindeki kitaplardan biri. Seri olmasına rağmen tüm kitaplar bağımsız olarak okunabiliyor.Ben serinin içinden yalnızca Meyhane’yi ve şimdi de Nana’yı okudum. Meyhane romanındaki çamaşırcı kadının güzel kızı Nana’nın,yozlaşmış bir toplum içinde yükseliş ve çöküşünün romanı Nana. Zola, natüralizm akımının gereği olarak, estetik bir algı olmadan,bir belgeselcinin gözünden tüm detayları ve açıklığı ile olanları izler gibi anlatıyor olanları bize 15 yaşında baba dayağından kaçan ve hayatını fahişelik yaparak kazanmaya başlayan Nana’nın hikayesi ile;toplumsal sorunlar,zenginlik,aristokrasi gibi kavramların ne kadar iki yüzlü,çıkarcı ve kişisel hazlarının peşinde koşan insanlar tarafından idare edildiğini,topluma adeta bir ayna tutarak bize gösteriyor Detaylı çevre tasvirleri ile başlayan roman, oldukça çok sayıda karakteri bize tanıtarak devam ediyor.Sonrasında tüm detayları ve açıklığı ile hikayeyi okuyoruz.Güzelliği ve cazibesi ile etrafındaki tüm erkekleri etkisi altına alan Nana, onları tamamen tüketmeden rahat edemiyor.Bu “femme fatal” kadın tiplemesi, Zola’nın etkisi ile bizim edebiyatımızda kendini göstermiştir.Aşk-ı Memnu’daki Firdevs Hanım ve benim yakın zamanda okuduğum Payami Safa’nın Canan’ı da, bizim edebiyatımızdan örnekler olabilir. Toplumun gücünün tükenişi ile Nana’nın tükenişi paralel olarak anlatılarak biten Nana, kesinlikle çok etkileyici ve akılda kalıcı oldu benim için. Belki bir gün Zola’nın tüm bu serisini de okurum. Nana’yı bu ayın romanı olarak seçen ve analiz atölyesinde didik didik inceleyip bizi aydınlatan 25m2 ekibine teşekkür ve sevgilerimle

NanaEmile Zola · İş Bankası Kültür Yayınları · 20214,386 okunma

·

24 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

FİSUN KURT