Günümüzde hukuk anlayışı, sosyal adalet ve felsefe gibi başat alanlar yabancı dillerin etkisindedir. Öyle ki geldiğimiz noktada devraldığımız miras olmasa neredeyse dünya ölçeğinde bir Türk edebiyatından söz edemiyoruz. Aklımızın temayüz etmesi, dilimizin sırlarına odaklanarak mümkün olacaktır. Çoğu zaman kanıksadığımız ve eş anlamlı gibi görünen sözlerin alelade kullanımı, aslında düşüncede kısırlaştığımızın göstergesidir. "Sokak" dilindeki nitelik kaybı da akademideki yabancılaşmanın bir uzantısıdır. Çünkü bilimden, felsefeden, hukuk metinlerine; oradan ders kitaplarına kadar dil, akademi tarafından evrilmektedir. Hatta dini literatürdeki Arapça ve Farsça hâkimiyet de medresenin (akademinin) yüz yıllar boyunca Türkçenin önemini kavrayamamasının eseridir.
Türk dili külliyatı, gerek bütünüyle gerekse en ince ayrıntısına kadar kendine has bir dünya görüşüne sahiptir. Bu nedenle özellikle düşünce ölçeğinde dilin içeriğine şifrelenmiş anlamları çözmeden yol alınamaz. Türkçenin incelikleri ortaya çıktıkça akademiden siyasete, bilimden sanata kadar bütün bir sahada kısa zamanda büyük mesafeler kat edilebilir. Bu gelişme, günlük konuşma dilinde de her geçen gün niteliğin artmasına yol açacaktır.
Biligsiz karağu turur belgülüg
yorı ay biligsiz bilig al ülüg²⁴⁰
(Bilgisiz insan, şüphesiz kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.)
²⁴⁰ KB. 179. b.
Sayfa 162 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ