Gönderi

Her doğum günün, onun bir doğum günü olmadığını unutma çabasıdır, o senin ölüm günündür; bir yıl daha öldün. Anca çiçeklerle, mumlarla ve pastalarla kişi ölümün yakınlığını unutur. O, her zaman seninledir. Doğum, ölümün başlangıcıdır. Yani, açıkçası doktorun verdiği haber seni ciddileştirmemeli aksine seni daha uyanık, daha farkında hale getirmeli, çünkü sen ölümün kesinliğini bilen nadir insanlardan birisin ve kendini daha fazla kandıramazsın. Senin durumunda olmayan birçok kişi senden önce ölecek, ancak onların ölümü onların bilgisi dışında gelecek. Ve her zaman, bilmek bilmemekten daha iyidir. Bir şeyin gerçekleşeceğini bilirsen, bir şeyler yapılabilir. Ölümcül bir hastalığın olsun veya olmasın, ancak öleceğini bilmek onu derinlemesine hissettirir ve gizli bir lûtuf haline gelebilir. Kart oynayan, futbol maçı izleyen milyonlarca insan var - hiçbiri ne yaptığını bilmiyor. Onlara sorsan, zaman öldürdüklerini söylerler. Harika! Zaman seni öldürüyor ve sen de senin zamanı öldürdüğünü düşünüyorsun. Ancak zaman, seni her an öldürüyor. Bütün zaman senin ve ölüm gelmeden önce geriye kalan tek şey, kendini bilmektir. Ölüm o kadar yakın ki kendi varlığın hakkında bilgisiz kalmayı göze alamazsın. Ölümün çok yakınında oluşu, senin içindeki ölümsüzlüğü anlamanı mümkün kılar. Meditasyonun bütün sanatı budur: mümkün olduğu kadar derine, varlığının mutlak merkezine gitmek. Varlığının merkezinde sonsuz olmana şaşıracaksın, hayrete düşeceksin. Ölüm yok ve hiçbir zaman hiç ölüm olmadı.
Sayfa 154 - Butik YayıneviKitabı okudu
··
426 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.