Varolan tüm dinler tarafından, hem modernitenin yüzeysellik ve akılcılık bağnazlığına karşı müttefik addedilen derinleşmelerde kılavuz, hem de "zındık" suçlamasıyla dışlanacak fikirlerin babası olarak C. G. Jung, bireysel kurtuluşun "dinsel" bir merkezde bütünleşmeyle mümkün olacağını vurgularken, bu merkezi, her insanın özgün -ama nesnel- kendiliğinde ("Selbst") bulabileceğini ve/veya gerçekleştirebileceğini söyler : (Ç)ünkü "Tanrı" bir mit değil, insanın içindeki Tanrısallığın ortaya çıkmasıdır.
Sayfa 29 - Metis YayınlarıKitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·1.772 görüntüleme
Fazlasıyla egosantrik sezgisel ve bilimden uzak bir yaklaşım okuyorum bu cümlelerde. Akılcılık bilginin bilimsel olarak değerlendirilmesine olanak verirse bağnazlık olmaz, somut veri olur. Somut verinin, yani gerçeğin olduğu yerde inançlara hele hele kozmosun parçası olan insanın tanrısal egolarına hiç gerek kalmaz çünkü inanılan daha doğrusu olunmak istenen şey ya gerçek ya da yalan olarak kesin vasfını almış olur. Kabul edebileceğim tek sorun bilimin insanlık tarihi ile kıyasladığımızda hepi topu 300 yıllık geçmişiyle henüz bebekleme döneminde olduğu ve büyük sorular karşısında şimdilik beklemede olduğu. Ama biraz sabretmemiz lazım nitekim yapay zeka ile çığ gibi gelişerek bilimin hayal bile edemiyeceğimiz noktalara ulaşmasına tanık olacak bu yüzyıl ve sonraki yüzyıllar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.