Oğuz Atay hocasını değil öğretmeninin hayatını romanlaştırarak kaleme almış.
Yarım bırakma sebebim eser ile alakalı değil tamamen kişisel. Biyografiler beni hiç merak ettirmiyor ya da değerli Mustafa İNAN'ın hayatı bende merak uyandırmadı. Okuduğum kadarıyla Mustafa İNAN zor bir çocukluk dönemi geçirmiş damdan düşüp ölümden dönmüş ve eğer ölseydi bugün bir biliminsanı yaşamış olmayacaktı deniliyor. Bu olmasaydı etmeseydi bana çok ters geliyor.
Albert Einstein olmasaydı çocukken ölseydi mesela? Belki çok daha zekileri çocukken öldüler hangimizin haberi var bunlar gereksiz düşüncelerden ibaret kaldığını düşünüyorum. Zor bir çocukluk 1. Dünya Savaşı ve arkasından gelen kurtuluş savaşı yılları ve hemen arkasından gelen yoksulluk. 1. Dünya savaşında 15 yaşında vatan evlatları olduğunu düşünürsek Mustafa İNAN şanslıymış demekten kendimi alamıyorum. Biraz araştırma yaptıktan sonra TÜBİTAK'ın kurucularından biri olduğu. İlk yurt dışı doktora çalışmasının kendisine ait olduğu gibi şeyleri öğrendim. Ben bir bilim insanın hayatından ziyade onun neler keşfettiğini daha çok merak ediyorum. Yani sonuç olarak ben
Albert Einstein'ın hayatını okumak yerine onun keşfettiği izafiyet kütle çekim kuvveti ya da kendisinin içinde bulunduğu çift yarık deneyi gibi deneyleri okumayı öğrenmeyi araştırmayı daha çok merak ediyorum. Şunu da belirtmek isterim
Oğuz Atay'ın diğer bütün eserlerini okumuş ve tutunamayanları tek seferde severek okuyup bitirmiş biri olarak bu biyografik romanın kalemi hiç
Oğuz Atay'a ait hissetmedim. Eserin türü nedeni ile kendisi olamamış. Bana hitap etmiyor ama
Kâğıt Ev eserinde "inşa edilen bir kütüphane zamana açılan kapıdır." der. Evimizdeki kütüphane sadece kendimize ait değil insanlığa ve gelecek kuşaklara aittir. Bu yüzden herkesin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser.