Gönderi

210 syf.
10/10 puan verdi
Hermann Hesse bir gün oturmuş bir kitap yazmış. Sonra aradan çok yıllar geçmiş. Ahmet bir gün oturmuş bir kitap okumuş. Ahmet bir gün oturmuş ve inceleme yazmış. HERMANN HESSE'nin evlere şenlik, şenlere evlik harika-yül'hâr-'ik;a eseridir Bozkır Kurdu. Kitap boyunca tercüman beyefendinin kişisel tercihiyle herhâlde Almancaya olan aşinalığından dolayı bitişik yazma alışkanlığı ile defalarca yanlış yazılmıştır. Onun haricinde Herr Şipal'in fevkalade bir iş çıkardığı sugötürmez, su götürmüyor. Eğer internet aracılığıyla bu esere bir göz atmak istedi iseniz bu eserin dilinin çok ağır, anlatılanların pek anlaşılmaz, kitabın kapalı bir kutu, keşfedilmeyi bekleyen ıssız bir orman, hiç bilmediğiniz bir ben'iniz olduğunu okumuş olabilirsiniz. Ben de okudum. Bu da bende sugötürmez antipati yarattı. Herkes bilir okuması zor bir eseri okumayı. Gel gelelim herkes yanılmıştı şüphesiz. Bu kitap sugötürmezce su gibi aldı götürdü beni! Uzun zamandır yaşamadığım, bir kitaba saatlerce bağımlı kalmayı bana yaşattı. Hesse'nin apaçık bir dille derdini apaçık anlatması beni mest üstüne mest eyledi. İşin aslı sanırım o okuma zorluğu çeken kişilerin zoruntusu akışkan dili değildi kitabın da, kurgusu idi. Evet, Hesse modernizmden nasibini almış biri olarak sizin onunla beraber Nietzsche çalıştığınızı, Hölderlin'ini hatmettiğinizi, Don Giovanni'yle yattığınızı vesaire varsayarak kurdu kurgusunu. Az biraz kültür birikimi isteyen bu metinler arasılığı göz ardı edersek aslında pek kolay yenmeye müsait bir lokma kalıyor. Bütün eser bana bir David Lynch filmini hatırlattı doğrusu. Yahut David Lynch'in bu eseri hatırlatması daha doğru. WHATEVER! Lynch'ib filmlerindeki gibi rüyalar içinde rüyalar içinde rüyalar, aynalar içinde kırılan yüzler, aynalar içinde akıl hastalıkları sarıp sarmalıyor sizi. En küçük alakasız karakter bile bir amaca hizmet ediyor. En küçük satır bile o düşteki anlam bütünlüğüne tuğla ekliyor. Böyle olduğu vakit tamamen idrakini vermeyen biri elbet bir bebek gibi ağlayacaktır incelemelerde. Beni en çok vuran yön Harry oldu. 17 yaşındaki ben, şu an bunu yazan Ahmet'in, öyle bir refleksiyonu idi ki bu şahsımuhterem. Resmen başından geçen her hadisede empati kurmamaya direndim. Bazen heyecandan ateşim dahi çıktı. -Uzun zamandır bir kitapta böyle heyecanlanmadım idim.- Harry'nin bir incir çekirdeğini doldurmayacak dertleri, entelektüel yakınışları resmen bu körpe düşlerimde olmak istediğim adamda olmaktan korktuğum yönleri yansıtıyordu. Kişiliğini parça pinçik etmişti. Belki o da ben gibi dindarca ve dindarlığa yetiştirildi fakat yaşadıkça bundan uzaklaşmaktan pek korktu! Kaçınılmaz kişilik karmaşaları ile Bozkır Kurdu ile Harry'nin spektrumda birbirlerine en yakın yani birbirlerinin en uzak olduğu hâlde her şeyin değişmesi, karşısına gelen kişiler yüreğime itfaiye ekipleri çağırdı. Denebilir ki bu eser çok bireyseldir ve falan fistan. Evet, öyledir. Neyse ki benim bireyime uyuyor. Bana önderlik edeceği kesin. Bu 17 yıllık hayatım boyunca içimde ezdiğim bütün arzuların vuku bulması lazımdır, ihtimal? Onu bunu bilmiyorum Hesse fakat çok güzel bir yemek yaptığını söylüyorum ve afiyet olsun diyorum kendime ve eline sağlık sana. Zira sen bir ölüsün ve senin diyarının soğuğuna dayanamaz benim körpe canım.
Bozkırkurdu
BozkırkurduHermann Hesse · Yapı Kredi Yayınları · 20227,8bin okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.