Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Hiçbir Şey Yapmamazlık: Bunu Nasıl Yenmeli?
1. Ümitsizlik. Depresif olduğunuzda, o anın verdiği acıyla öyle donakalırsınız ki, geçmişte kendinizi daha iyi hissetmiş olduğunuzu tümüyle unutur ve gelecekte daha olumlu hissedebileceğiniz fikrini inanılmaz bulabilirsiniz. Bu yüzden, herhangi bir etkinlik anlamsız gözükecektir; çünkü, motivasyon eksikliğinizin ve baskı duygunuzun sonsuz ve değiştirilemiz olduğundan kesinlikle eminsinizdir. Bu açıdan bakıldığında, kendinize yardım etmek için bir şey yapmanız şeklindeki bir teklif, ölmekte olan bir adama neşelenmesini söylemek kadar gülünç ve duyarsız gözükebilir. 2. Çaresizlik. İyi hissetmenizi sağlayacak hiçbir şey yapamazsınız; çünkü duygudurumunuza, kader, hormon döngüleri, beslenmeyle ilgili etkenler, şans ve diğerlerinin size ilişkin değerlendirmeleri gibi kontrolünüzün ötesindeki etkenlerin neden olduğuna ikna olmuşsunuzdur. 3. Kendinizi Bunaltmak/Boğmak. Hiçbir şey yapmamanıza yol açacak şekilde kendinizi bunaltmanızın çeşitli yolları var. Bir işi halledilmesi olanaksız gözüken bir dereceye kadar zihninizde büyütebilirsiniz. İşi her defasında bir aşamasını tamamlamak üzere küçük, ayrı, idare edilebilir birimlere ayırmak yerine her şeyi hemen yapmanız gerektiğini varsayabilirsiniz. Ayrıca, daha yapmaya başlamadığınız sonsuz sayıda diğer şey hakkında titizlenerek elinizdeki işten kendinizi istemeden uzaklaştırabilirsiniz. Bunun ne kadar mantıksız olduğunu görmek için, yemek yemeye her oturduğunuzda, yaşamınız boyunca yemek zorunda olduğunuz tüm yiyecekleri düşündüğünüzü hayal edin. Sadece bir an için önünüzde tonlarca et, sebze, dondurma ve litrelerce içecek biriktiğini hayal edin! Ve ölmeden önce bu yiyeceklerin hepsini yemek zorundasınız! Şimdi diyelim ki her yemekten önce kendinize şöyle diyorsunuz: "Bu yemek kovadaki tek bir damla sadece. Tüm yiyecekleri nasıl yiyebilirim ki? Bu gece kahrolası bir hamburgeri yemenin bir anlamı yok." Mideniz bulanır ve kendinizi boğulmuş hissedersiniz, iştahınız kaçar ve boğazınız düğümlenir. Ertelediğiniz her şeyi düşündüğünüzde, farkında olmadan hep aynı şeyi yaparsınız. 4. Sonuçlara Atlamak. Tatmin sağlayacak biçimde etkili hareket etmenin iradeniz dahilinde olmadığını hissedersiniz; çünkü, "Yapamam" ya da "Yapardım ama..." demeye alışmışsınızdır. Bu yüzden depresyondaki bir kadına, elmalı tart pişirmesini önerdiğimde "Artık pişiremiyorum" diye yanıt verdi. Gerçekte söylemek istediği şuydu: "Pişirmekten zevk almayacağımı hissediyorum ve çok zor olacakmış gibi gözüküyor." Bu varsayımları bir pasta pişirerek test ettiğinde, şaşırtıcı derecede tatminkâr olduğunu ve o kadar da zorlanmadığını gördü. 5. Kendini Etiketlemek. Ertelemeleriniz arttıkça, aşağılık olduğunuz için kendinizi daha fazla ayıplarsınız. Bu durum kendinize olan güveninizi daha da fazla tüketir. Kendinizi "erteleyen" ya da "tembel" olarak etiketlerseniz bu sorun katlanır. Bu durum, hareket anlamında ki eksikliğinizi "gerçek siz" olarak görmenize neden olur. Böylelikle otomatik olarak kendinizden beklentiniz ya çok az olur ya da hiçbir şey beklemezsiniz. 6. Ödülleri Değersizleştirmek. Depresyonda olduğunuzda, sadece herhangi bir işi çok zor olarak düşündüğünüzden değil, ödülün çaba. ya değmeyeceğine inandığınız için de herhangi anlamlı bir etkinliğe başlamazsınız. 'Anhedoni' tatmin ve zevk duygusunu yaşama yetene. ğindeki azalmanın teknik adıdır. Çok sık rastlanan bir düşünme hatasi-olumluyu değersizleştirme eğilimi- bu sorunun kökeninde yer alabilir. Bu düşünme hatasının neden oluştuğunu hatırlıyor musunuz? Bir iş adamı bana tüm gün boyunca yaptığı hiçbir şeyin tatmin edici olmadığından yakındı. Sabah bir müşterisinin çağrısına geri dönmeye teşebbüs ettiğini fakat hattın meşgul olduğunu açıkladı. Telefonu ka pattığında, kendisine "Bu bir zaman kaybıydı" demişti. Daha sonra ise, önemli bir iş anlaşmasını tamamladı. Bu kez de kendine, "Şirketteki herhangi bir kişi bunu aynı şekilde ya da daha iyi yapabilirdi. Bu kolay bir sorundu ve benim rolüm o kadar önemli değil" dedi. Tatmin eksik liği onun her zaman çabalarını boşa çıkarmak için bir yol bulmasından kaynaklanıyordu. "Hiçbir önemi yok" deme şeklindeki kötü alışkanlığı herhangi bir tatmin algısını gayet başarılı bir şekilde baltalıyordu. 7. Mükemmelliyetçilik. Kendinizi uygun olmayan hedefler ve standartlarla yenik düşürürsünüz. Yaptığınız her şeyde muhteşem bir performans gösteremezsiniz, bu yüzden genellikle eliniz de kalan koca bir hiçtir! 8. Başarısızlık Korkusu. Sizi felç eden diğer bir düşünce kalıbı da başarısızlık korkusudur. Çaba harcamanın ve başaramamanın, kişisel bir yenilgi olacağını hayal ettiğiniz için, denemekten tamamen vazgeçer siniz. Başarısızlık korkusu birkaç düşünme hatasını içerir. En sık rastlananlardan biri aşırı genellemedir. "Bu konuda başarısız olursam, bu her şeyde başarısız olacağım anlamına gelir" diye düşünürsünüz. Böyle bir şey doğal olarak olanaksızdır. Hiç kimse her şeyde başarısız olamaz. Hepimizin zaferleri ve yenilgileri vardır. Zaferin tatlı olduğu ve yenilginin genellikle acı olduğu doğru olsa da, bir işte başarısız olmak ölümcül bir zehir olmak zorunda değildir ve kötü tat da sonsuza dek kalamaz. 9. Başarı Korkusu. Güven eksikliğinizden ötürü başarı, başarısızlıktan daha riskli gözükebilir; çünkü, başarınızın şansa bağlı olduğundan eminsinizdir. Bu yüzden, bunu koruyamayacağınıza ikna olursunuz ve başarılarınızın diğerlerinin beklentilerini yanlış biçimde arttıra bileceğini hissedersiniz. Aslında “bir kaybeden" olduğunuz gerçeği taya çıkınca, hayal kırıklığı, reddedilme ve acı daha da şiddetli olacaktır. Sonunda zirveden aşağı yuvarlanacağınızdan emin olduğunuz için dağa hiç tırmanmamak daha güvenli gibi durmaktadır. Başarıdan korkuyor olabilirsiniz; çünkü, insanların sizden daha d büyük talepleri olacağını beklersiniz. Onların beklentilerini karşıla mak zorunda olduğunuzdan ve karşılayamayacağınızdan emin oldu ğunuz için, başarı sizi tehlikeli ve olanaksız bir durumda bırakacakt Böylelikle, herhangi bir şeye söz vermekten ve katılmaktan kaçınarak kontrolü sağlamaya çabalarsınız. 10. Onaylanmama ya da Eleştirilme Korkusu. Eğer yeni bir şey de. nerseniz, herhangi bir hatanın ciddi bir eleştiriyle karşılanacağını ve onaylanmayacağını düşünürsünüz; çünkü, insansanız ve mükemmel değilseniz, değer verdiğiniz insanlar sizi kabul etmeyecektir. Reddedil me riski öyle tehlikeli gözükür ki kendinizi korumak için olabildiğince düşük bir profil benimsersiniz. Hiçbir çaba harcamazsanız, saçmalık da yapamazsınız. 11. Baskı ve Gücenme. Motivasyonun ölümcül bir düşmanı da baskı algısıdır. Performans göstermek için yoğun baskı altında hissedersiniz; bu içten ve dıştan kaynaklanır. Bu durum, kendinizi ahlaki "-meli -mali" ve "gerekliliklerle" motive etmeye çalıştığınızda olur. Kendinize "Bunu yapmalıyım" ve "Şunu yapmak zorundayım" dersiniz. Sonrasında da kendinizi zorunlu, yüklenmiş, gergin, gücenmiş ve suçlu hissedersiniz. Gaddar bir şartlı tahliye memurunun disiplini altındaki suç işlemiş bir çocuk gibi olursunuz. Her iş öyle keyifsiz bir hal alır ki, yüzleşmeye bile tahammül edemezsiniz. İşi ertelediğinizde de kendinizi tembel, işe yaramazın teki olarak görürsünüz. Bu, enerjinizi daha da tüketir. 12. Hayal Kırıklığına Karşı Dayanıksızlık. Sorunlarınızı kolayca çözebilmeniz ve amaçlarınıza ulaşabilmeniz gerektiğini varsayarsınız; bu yüzden yaşam önünüze engeller çıkardığında paniğe kapılır ve çılgınca öfkelenirsiniz. Bir süre sabırlıca dayanmak yerine, işler zorlaştığında "haksızlığa" karşı misilleme yapabilir ve tümüyle vazgeçersiniz. Bunu aynı zamanda "haklılık sendromu" olarak da adlandırıyorum; çünkü başarı, sevgi, onaylanma, mükemmel sağlık, mutluluk gibi şeyleri hak ediyormuş gibi hisseder ve davranırsınız. 13. Suçluluk ve Kendini Sorumlu Tutma. Kötü olduğunuz ve diğerlerini hayal kırıklığına uğrattığınız inancına takılıp kaldıysanız, günlük yaşantınızı sürdürmek için doğal olarak isteksiz olacaksınız.
Sayfa 106 - PsikonetKitabı okuyor
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.