OTOMATİK PORTAKAL “Kitap canınızı sıkacak derecede gerçekçi.” İncelememe bu cümleyle başlamak istedim çünkü benim canım iyice sıkıldı, ama öyle bir sıkıntı değil kitaptaki sahnelerin bu kadar gerçek olması ve benim duyguya girebilmem çok hızlı ve netti. Kitap bin bir türlü suçlar işlenen bir distopia. Kitabımızın başkarakteri Alex ergenlik dönemlerinde bir genç ve her ergen gibi o da bir zümreye ait olmak istemiş ki kendine bir çete bulmuş belki de kendi çeteyi kurmuştur. Bir dünya düşünelim her gece farklı çeteler, farklı yerlerde insanlara hatta birbirlerine akla hayale gelmeyecek seviyede kötülükler yapıyor. Hükümette bunun önüne geçebilmek için çareyi insan yapısını bozmayla, insana vaat edilen seçim hakkının ve insanları hayvanlardan ve diğer canlılardan ayıran iradeyi elinden almakla buluyor. Kitabın ilk başlarında karakterimiz bir yazarın evine giriyor ve yazarın yazdığı OTOMATİK PORTAKAL adlı kitabı görüyor. Başkarakterimizin evine girdiği yazar ileriki sahnelerde tekrar karşımıza çıkıyor ki ben bu yazarın aslında Alex’in kendisi olduğunu düşündüm bir noktada, fakat hem mantıklı hem mantıksız geldi. İlerleyen bölümlerde kitabımızın adı tekrar karşımıza çıkıyor ama bu sefer daha da anlam kazanıyor. Orange sözcüğü Malezya’da canlı anlamına geliyormuş. İnsanların seçimlerini iradelerini ellerinden almak isteyen hükümete yönetime karşı denilmesi gereken şeyi ya da soruyu Alex yaşadıklarının en top noktasında haykırarak soruyor: Ben bir Otomatik Portakal mıyım? Sorunun tam olarak cevabını vermeselerde insanların, insanlara yapmak istedikleri ve hatta yaptıkları şey tam da insanları otomatik bir canlıya çevirmek istediklerinin kanıtıydı. Sonrasında yazarımız tekrar karşımıza çıkıyor. Ama dışarıdaki çetelerden farklı denebilecek bir çete içerisinde. Hükümetin yaptıklarını desteklemeyen bunun önüne geçmek isteyen özgürlük yanlısı çete üyelerinden biri olarak çıkıyor karşımıza. Bu çete Alex’i koruma adı altında Alex’in canını hiçe sayarak hükümete kurulan bir komplo teorisi içerisine attı. Başarılı da oldular ama zaten ortada olan yaşanan bir yanlışı düzeltmek için çok kötü şeyler yaşayan mahkümu hiçe sayarak kullanmak ne kadar etik bilemeyeceğim.

Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200993bin okunma

·

124 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Helin Örün