Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir akşam babamın kütüphanesinde kitap okurken, bir prensese delice âşık olmuş genç ve yakışıklı bir şövalyenin hikâyesine rastladım. Prenses de şövalyeyi seviyor ama prensin sevgisinin pek farkında değilmiş gibi görünüyor ve şövalye, aralarında gelişen arkadaşlığa rağmen, yahut belki de bizzat o arkadaşlık yüzünden, kadının ürkütücü samimiyetinden ötürü öylesine aciz ve suskun bir hale geliyor ki, sevgisinden kesinlikle söz açamıyor. Bir gün kadına birdenbire soruveriyor: "Söylemek mi daha iyi, ölmek mi?" Ben asla böyle bir soruyu soracak cesareti bulamamıştım. Fakat onun yastığına söylediğim şeyler, en azından bir an için gerçeği prova ettiğimi, su yüzüne çıkardığımı, aslında bunları söylemenin hoşuma gittiğini gösterdi bana; Oliver tesadüfen tam o sırada gelse, aynada kendi yüzüme karşı bile söyleyemediğim şeyleri mırıldanıyor olacağımı, buna hiç aldırmayacağımı, bunda hiçbir sakınca görmeyeceğimi... bırak öğrensin, bırak görsün, bırak hüküm de versin isterse... dünyaya söyleme sadece... şu anda benim için dünya sen olsan bile, gözlerinde dehşete kapılmış, aşağılama dolu bir dünya duruyor olsa bile. Senin o çelik gibi bakışların, Oliver, bunu sana söylediğimde o bakışla karşılaşmaktansa ölürüm daha iyi.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.