Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Çocukları kandırmak öyle kolay ki…
Uzun zamandır incelemelere ara verdim. Sanırım okuduğum kitapların etkisini kelimelere dökmek artık daha da zor oluyor. Uzunca bir zaman üst üste başarılı yapıtları okumamanızı, araya çerezlik veya daha az başarılı kitapları serpiştirmenizi öneririm. :) Kitabın başında baş kahraman genç, yakışıklı ve zengin baron Otto. 1 haftalık tatil için gittiği otelde tanıdık kimseye rastlamaz. Ya çok erken geldim ya da çok geç kaldım,(s-6) der. O süre zarfında flörtleşeceği birini arar ve ilerleyen sayfalarda baş kahramanımız olacak olan Edgar ve annesine rastlar. Edgarın annesi Matihlde genç, bakımlı, uzun boylu, güzel, alımlı bir kadındır. Otto’nun bütün ilgisini toplar üzerinde. Genç adam kadına ulaşmanın yolunun önce çocukla arkadaşlık kurmakla olduğunu bilir. Ve Edgar ile oldukça samimi bir arkadaşlık kurar. Edgar’ın gözünden; “kimsenin umursamadığı bu küçük oğlanla bu yabancı adamın ilgilenmesi mümkün müydü? Adamın onunla ilgilenmesinden dolayı hem utanıyor hem de gurur duyuyordu.” (s-14) Edgar kısa sürede Baronu annesinden babasından bile çok sever. Belki de içindeki sevgi boşluğunu doldurmuştur baron. Edgar da bunun farkındadır ve can bağının kan bağından çok daha büyük bir sevgi boyutunu barındırabileceğini anlar. Kitap bu üçlü üzerinden döner. Yazar, 1 haftalık zaman dilimini 88 sayfada tek solukluk biçimde ama aynı zamanda sanki çok daha uzun bir süreymişçesine aktarır. Betimlemeler için klasik Zweig betimlemeleri diyebiliriz yine. Az sözle çok şey anlatır. Hem akıcı ve yalındır hem de yoğun anlamları vardır. Zaten başarısı da burda yatar diyebiliriz: “Zıtlıkları tek tencerede harmanlayabilmek” Başta da değindiğimiz gibi kitabın başında baş karakter Otto’dur. Fakat ilerleyen sayfalarda, siz hiç farkına varmadan kusursuz bir geçişle Edgarın duygularını okuyor olacaksınız. Tabi olayı kavrayamazsanız bu kafanızı da karıştırabilir onu da artık okurluk tecrübeniz belirler sanırım :). Psikolojik bir roman. Çocuklar ve büyükler arasındaki köprüleri çocuğun gözünden anlatır. Büyüklerin aslında en normal davranışları bile çocukların dünyasında çok farklı karşılıklar bulabilir. İyi dedikleri, kötü; kötü dedikleri, anlamsız gelir çoğu kez. Çocuğa bir sınır belirlenir ve aşılmasına izin verilmez. Bundandır nice yeteneklerin ölüp gitmesi. Bu davranışlar çocuğun ilerdeki düşüncelerini de şekillendirir asılnda. Çevresine karşı, ebeveynlerine karşı kalıplar oluşturur zihninde.
Küçük Prens
Küçük Prens
’te geçen şu sözü hatırlamalıyız aslında: “büyükler de bir zamanlar çocuktu Ama çok azı bunu hatırlar…”
Stefan Zweig
Stefan Zweig
’in çocuk psikolojisini ölmeden yaklaşık 20 yıl önce bu kadar etkileyici bir biçimde ele alması ise çok farklı bir boyut… O zaman da işte yazarın içindeki çocuğu sapasağlam koruduğunu onu her zaman yanında tuttuğunu görüyoruz. Hem kendilerini hem de çocukları dışarıdan görebilmek açısından büyüklerin(!) başucu olması gereken bir kitap. Kesinlikle okunmalı ve okutulmalı. Şimdiden listenize eklemeniz rica olunur. :)
Yakıcı Sır
Yakıcı SırStefan Zweig · Mavi Çatı Yayınları · 201742bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.