Gönderi

Sünnîler, İslâm tarihini peygamber ve hemen ardından gelen dört halife döneminde hâkim olan ideal topluluktan yavaş yavaş uzaklaşma olarak görmeye eğilimli olmuşlardır. Şiîler ise ilâhî yönetimin kusursuz imamın öğretilerinde bulunduğuna veya “gizli imarn’ın dönmesi veya doğ­rudan Allah tarafından yönlendirilen mehdinin gelmesiyle ilâhî bilgeliğin yeniden ortaya çıkmak üzere olduğuna inanırlar. Şiîlere göre tarih, ideal topluluktan uzaklaşma değil ona yaklaşmadır. Bu tür ılımlı Sünnîlerin sıcak bakmadığı yeniden canlanma ve yakın bir kurtuluş fikri, Şiî mezhebine Mesihçi ve duygusal bir nitelik katmıştır. Şiî mezhebinin dinî tabiatı da Sünnîlerinkinden farklı­dır. Şiîler, acı çekme ve dindar ve basit bir hayat sürmekle bireyin günahlarından arınabileceğine inanırlar. Ruhanî kurtuluş umudu, Şiî mezhebine onun ayırt edici yoğunluk ve duygusal gücünü kazandırmıştır. Bu tür dinî bir şevk siyasî bir hedefe bağlanınca ciddî bağlılık ve fedakârlık meyda­ na getirmiştir. Şiî mezhebi geleneksel açıdan Sünnî mezhepten daha siyasî eğilimli olmuştur. Bu, özellikle fakir ve dışlananlara cazip gelmiştir; onlara göre ilâhî bilgeliğin yeniden ortaya çıkmasıyla toplumun arınması, adâletsizliğin ortadan kalkması ve baskıdan kurtulma yaşanacaktır.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.