Hiçbir şey Vassago'yu başkalarının cinsel ihtiyaç ve heyecanları kadar öfkelendirmezdi. Cinsellik onu ilgilendirmiyordu artık. O zamana kadar öldürdüğü kadınların ırzına da geçmemişti. Başkalarının cinselliğini sezdiği zaman duyduğu öfke ve tiksintinin nedeni kıskançlık değildi.
Bunun temelinde iktidarsızlığın bir ceza ya da hiç olmazsa haksızca bir yük olduğu duygusu da yatmıyordu. Hayır. Vassago artık ihtiras ve özlemden kurtulduğu için memmundu. Sınırdaki ülkenin vatandaşı olalı ve mezar vaadini kabul edeli beri şiddetli arzularını kaybettiği için pişmanlık duymuyordu. Ama seks düşüncesinin bile kendisinde bazen müthiş bir öfke uyandırmasının nedenini anlayamıyordu. Çapkınca bir göz kırpılışı, kısa etek ve dolgun göğüslerin üzerinde gerilmiş bir kazağın niçin onda işkence yapma ve öldürme isteklerini uyandırdığını da bilemiyordu. Ancak buna seksle yaşamın birbirine iyice karışmış olmasının yol açtığından kuşkulanıyordu. Herkes kendini korumaktan sonra seksin en güçlü insanca güdü olduğunu söylüyordu. Seks yoluyla hayat yaratılıyordu. Vassago bütün o bayağı renkleriyle yaşamdan nefret ediyordu. Öyle yoğun bir nefret duyuyordu ki, seksten tiksinmesi de normaldi.