Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ne ölümü düşünmüşüm ne öleceğimi. Mezarları ve mezarlıkları hep başkalarına ait yerler olarak hayal etmiştim. Binlerce kabrin yanına, binlerce çukurun yanına açılacak olan kendi kabrimi, kendi çukurumu hiç dikkate almamıştım. Aldığım her nefes ile nefes nefese yaklaştığım kendi kabrime, kendi çukuruma bakarak, ölümün ne anlama geldiğini hiç düşünmemişim. Bildiğim fakat anlamadığım, ne anlama geldiğini hissetmediğim bir gerçekmiş ölüm. Ve ben bunu şimdiye kadar hiç ama hiç anlamamışım. Ateşi bilip de sıcaklığını hissetmemek, hatta ve hatta soğuk zannetmek gibi bir akılsızlık, bir duyarsızlık içindeymişim. Tıpkı şu insanlar gibi. ''Elbet bir gün öleceğiz'' demelerine rağmen ölecekleri o güne daha çooook zaman olduğunu, daha pek çooook yasayacaklarını zanneden, bu zan ile ölümü ve öleceklerini hiç akıllarına getirmeyen, biri iki, ikiyi dört, dördü sekiz yapmaya çalışan, ölümsüzlük ağacının yegane meyvesi olarak gördükleri parayı ele geçirebilmek için paralandıkça paralanan. Allah'ı müşteri çekleriyle hatırlayıp, samimi bir kalple ''İnşallah karşılığı vardır. İnşallah karşılığı vardır'' zikrini yapan, gerçek bir şaşkınlık içinde oradan oraya koşuşturan şu insanlar, şu insanlar gibi. Uyurgezerden ziyade uyur-yaşar olan bu insanlar, hiç kuşkusuz ki, ölümün ve ölecek olmanın ne anlama geldiğini bilmiyorlardı. Ve bu uyur yaşar insanlardan biri olan ben, uyanmıştım, uyanmıştım ama demirin sertliğini, demiri düşünerek, demire elimle usulca dokunarak değil, demire kafamla toslayarak anlamıştım.
Sayfa 38 - İnsan Dergisi YayınlarıKitabı okudu
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.