Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Fabrikadan erken ayrılmış ve garip bir istek ile doğruca kabristana gelmiştim!. Kabristanın girişinde biraz duraksadıktan sonra içeriye girdim. Yakın bir tarihte cenaze arabasıyla geleceğim bu kabristana şimdilik canlı olarak giriyordum! Burası kabristandı, burası herkesin geleceği son ikametgahtı! Kabristanı ağır adımlarla dolaşmaya başladım. Etrafıma büyük bir hayretle bakıyor, her şeyi görmeye, her şeyi anlamaya çalışıyordum. Daha önceleri işyeri veya fabrika yapacağımız arsaya gelir, arsanın bulunduğu yeri ve çevreyi etüt ederdim. Şimdi ise çok farklı düşüncelerle, çok farklı bir etüt içindeydim! Mezarlık sakin bir yerdi!. Mezarlıklar arasında yürürken ve mezardakileri düşünürken, canlı olduğumu ilk kez fark ediyor gibiydim! Canlılık hayret verici bir şeydi! Herhangi bir kayanın canlı gibi yürümesini, koşup zıplamasını görsek, hayretler içinde kalırız. Su, toprak, kaya gibi bir madde olan insanın yürümesini, koşmasını veya konuşmasını ise alışkanlıktan olsa gerek gayet doğal karşılıyoruz. Düşünce tembelliği içinde esneyerek "Canlıdır yürür, canlıdır koşar, canlıdır konuşur" diyoruz. İyi, iyi de bu can ne? Bu can neyin nesi. Herhangi bir kayaya can vermeye kalkışsak, can vermek bir yana, vermek istediğimiz canın ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu biliyor muyuz? Belki bu sorunun cevabını canlı olan bizler değil, canını yitirmiş olan bu ölüler, bu mevtalar verebilirdi!. Bazı şeylerin ne olduğu, belki varlığın- da değil yokluğunda anlaşılıyordu!.
Sayfa 55 - İnsan Dergisi YayınlarıKitabı okudu
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.