Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

18. yüzyıl yalnızca Rousseau'nun, Voltaire’in, Holbach'ın yüzyılı değil, aynı za­manda (hatta özellikle) Fielding'in, Sterne'in, Goet­he'nin, Laclos'nun da yüzyılıdır. O dönemin romanla­rı içinde en beğendiğim Sterne'in Tristram Shandy Beyefendinin Hayatı ve Görüşleri’dir. İlginç bir ro­man. Sterne, romanı Tristram'ın ana rahmine düştüğü geceyle açar ama henüz bundan söz etmeye başlamıştır ki başka bir düşünce gelir; bu düşünce serbest çağrışım yoluyla başka bir düşün­ceyi getirir, sonra başka bir anektod, öyle ki, bir ara­ söz bir başkasını izler ve kitabın kahramanı Tristram 100 sayfalık bölümde unutulur gider. Bir romanın böyle çılgınca düzenlenmesi basit, biçimsel bir oyun gibi gözükebilir. Ama sanatta biçim her zaman bir biçimden fazla bir şeydir. Her roman ister istemez "insanın varoluşu nedir ve şiirselliği nerededir?" soru­suna bir yanıt önerir. Sterne'in çağdaşları (Fielding sözgelimi) özellikle eylemin ve serüvenin olağanüstü çekiciliğinin tadını çıkarmayı bilmişlerdir. Sterne'in romanındaki gizli yanıt farklıdır: Şiirsellik ona göre eylemde değil, eylemin kesinti'ye uğramasında yatar.
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.