Aslında bu korku, deneyimlerimizden yola çıkarak yazdığımız bir felaket senaryosundan başka bir şey değildi. Bir ada ihtiyacı vardı ve inanılabilirliği açısından Latince olması şarttı: Bellum omnium contra omnes. Herkesin herkesle savaş hali! Bu bir olasılıktı ve olabileceklerin en kötüsüydü! Dolayısıyla gerçek korku kaynağımız buydu! Öyle ki, canımızı silahlarla, ırzımızı kumaşlarla ve malımızı duvarlarla korumanın yollarını arıyorduk.. Hatta mümkünse kimseye göeünüp yakalanmadan doğup, yaşayıp ölmek istiyorduk. Çünkü herkesin herkesle savaş halinde olması, kimsenin güvende kalamayacağı bir kıyametti ve bunu biliyorduk.