Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Beyaz Gözyaşları İncelemesi
Beyaz Gözyaşları
Beyaz Gözyaşları
'na
1000Kitap
1000Kitap
’taki ilk incelemeyi yapmak bana kısmet oldu.
Hari Kunzru
Hari Kunzru
nun üç kitabı dilimize çevrilse de ülkemizde bilinen bir yazar değil. Ben de ilk kez okudum ve kitabı kötü bulmadım. Önce
Hari Kunzru
Hari Kunzru
’dan biraz bahsetmek istiyorum. Hindistanlı bir baba, İngiliz bir annenin çocuğu olarak İngiltere’de doğmuş ve büyümüş. The Guardian ve Daily Telegraph gibi önemli gazetelerde muhabirlik yapmış. Yani gazeteci kökenli bir yazar ki bence bu bir yazar için büyük bir avantaj. Bir haberi okuyucunun anlayabileceği, yorumlayabileceği şekilde raporlamak yazarlık yetkinliğine önemli katkı sağladığını düşünüyorum.
Jean-Christophe Grangé
Jean-Christophe Grangé
,
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
,
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
gibi gazetecilik kökenli yazarları düşününce ne demek istediğimi daha rahat anlayabilirsiniz.
Hari Kunzru
Hari Kunzru
da hikâye anlatımındaki başarısında eski bir gazeteci olmasının olumlu etkilerini görebiliyoruz.
Hari Kunzru
Hari Kunzru
'na gelecek olursak, kitabın merkezinde bu sefer bir şahıs yok, bir müzik türü var; Blues…Bu durumda kısaca Blues’dan bahsetmek lazım. Blues Afrikalı Amerikalıların (Afro-Amerikarlı) özellikle Mississippi’deki tarlalarda köle olarak çalışırken yarattıkları müzik türüdür. Dolayısıyla acıyı, hüznü, sefaleti, isyanı ve bir gün özgür olabilecekleri umudunu anlatır. Blues isminin nereden geldiği konusu ise muğlak. Bir teoriye göre ağır çalışma koşulları yüzünden hayatını kaybeden için bir ağıt sözü olan “feeling blues” ifadesinden kaynaklandığı. Blues siyahilerin özgürleşmeye başlaması ile tüm Amerika’ya yayıldı ve önemli bir dinleyici kitlesine ulaştı. Blues birçok müzik akımının esin kaynağıdır. Özellikle Rock müziğin doğuşunda Blues’un etkisi vardır. Kısaca Blues’dan bahsettikten sonra kitabı incelemeye başlayabilirim.
Hari Kunzru
Hari Kunzru
'ın Blues müzik dışında iki kahramanı daha var; Seth ve Carter. Bu iki karakter hem mizaç olarak hem de sosyal statü olarak birbirlerinden tamamen farklıdır. Tek ortak noktaları ise müziktir. Carter çok zengin aristokrat bir ailenin haşarı oğludur. Seth ise orta direk bir aileden gelmiştir, kendine güveni yoktur ancak müzik yapmak konusunda uzmandır. Özellikle de müzik yapan cihazlar kullanımında. Carter da is tutku vardır. Özellikle Blues konusunda. Nadir bulunan plakları toplamak en büyük hobisidir. Bu ikisinin hayatı bir gün Seth’in parkta tesadüfen kaydettiği bir şarkı ile tamamen değişir. “Sanırım kendime bir mezarlık alacağım Kendime bir mezarlık alacağım Bütün düşmanlarımı toprağa sokacağım Kaptan Jack diye bir adamın emrine verdiler beni Kaptan Jack diye bir adamın emrine verdiler Adını boylu boyunca sırtıma yazdılar” Bu şarkı tam bir meçhul şarkıdır. Kimin söylediği, ne zaman ortaya çıktığı meçhuldür. Carter bu şarkıyı bir takıntı haline getirmiştir. Neye mal olursa olsun bu şarkının bulunduğu plağı koleksiyonuna katmak istemektedir. Ancak şarkıyı bulmaya çalışırken hiç ummadıkları şeyler başlarına gelmeye başlamıştır. Kitapla alakalı daha fazla şey anlatırsam spoiler vermiş olacağım için burada kesiyorum. Ancak kitabın sonu okuru şaşırtıyor. Pek beklenmedik bir son diyebilirim. Şarkılar, türküler toplumun hafızasıdır. Ülkemizden örnek vermek gerekirse, mesela Yemen Türküsü. Aradan onca zaman geçmesine rağmen askerlerimizin Yemen’de yaşadığı dramı anımsıyoruz ve üzülüyoruz. Bunun sebebi Yemen Türküsüdür ve bu türkü söylendikçe Yemen’deki şehitlerimizi hatırlayacağız. Aynı şey Çanakkale Türküsü için de geçerli. 1. Dünya Savaşı biteli 100 yılı geçmiş ama biz hala Çanakkale savaşını unutmuyoruz. Bunun sebeplerinden biri Çanakkale Türküsünün dokunaklı ezgisidir. Blues müziği de Amerika’nın hafızasıdır. Blues çalındığı söylendiği sürece Amerika’nın kölelik geçmişi daima hatırlanacaktır. Müziğin muazzam gücü buradan gelmektedir. Geçmişin unutulmasını engeller, kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlar. Ve bu kitapta anlatıldığı gibi karanlık geçmiş bir gün bir parkta adamın birinin mırıldandığı bir şarkı ile su yüzüne çıkar. Sözün özü
Beyaz Gözyaşları
Beyaz Gözyaşları
bence kötü değil. Yer yer bir yeraltı edebiyatı kitabı okuduğunuz hissine kapılabilirsiniz ancak bence bu türe ait bir kitap değil. Yine de yeraltı edebiyatı sosuna bulanmış bir eser demek de hata olmaz. Yukarıda da belirttiğim gibi finali çok şaşırtıcı. Beklenmedik bir son. Bir ara sıkıldım hissisine de kapıldım, bunu söylemem gerek. Ama yine de finali bu sıkıcı kısımlarını telafi etti.
Beyaz Gözyaşları
Beyaz GözyaşlarıHari Kunzru · İthaki Yayınları · 02 okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.