Gönderi

Selçuklu Sultanları ilerlemeyi sürdürerek hem Bağdat'ın Arap Halifelerini hem de Roma'nın Bizansl İmparatorlarını yenmiş, nihayetinde Batı Asya'nın büyük bir bölümü üzerinde egemenlik kurmuşlardı. Bunun yanı sıra özellikle Alp Arslan ve Melikşah gibi bizzat sultanlar da büyük ölçüde sanat hamileriydiler, İran'ın bir başından bir başına inşa ettirdikleri enfes bir şekilde süslenen tuğla anıtlarla İslam mimarisinin en muazzam şaheserlerinden bazılarını yadigâr bırakmışlardı. Selçukluların batıya -İran, Irak ve nihayetinde Suriye ve Anadolu'ya- ilerleyişlerini, büyüsüne kapıldıkları batıya doğru bir yönelme değil (Dandanakan Muharebesi'ne rağmen) hâlâ güçlü Gazneli imparatorluğu ve ardından kurulan Gurlu imparatorluğunun doğuya akın güzergâhlarını tıkamalarının belirlediği, daha ziyade bir sapma olduğunu kavramak önemlidir. Bir başka deyişle Selçukluların batıya doğru yol almaları, Yakın Doğu'daki zayıflamış Abbasi Halifeliği'yle İran'daki birçok devletçiğin imkân verdiği, büyük ölçüde bir fırsatçılık diye addedilmelidir; bu ne uzun vadeli stratejik bir politikanın ne de bir kaçınılmazlığın sonucuydu Yoksa Selçuklular aynen Hindistan'daki katbekat bol ganimet için, daha önce Gaznelilerin yaptıkları daha sonra da Babürlülerin yapacakları gibi, pekâlâ güneydoğuya dönebilirlerdi. Ayrıca fetihleri fevkalade hızlı gerçekleşmişti. Nitekim tarihçi G. E. Tetley, Sultanlardan Melikşah hakkında [Selçuknâme'ye dayanarak] yazdıklarında bunu tasvir etmektedir: "…bir yıl zarfında (481/1090) Suriye'ye ikinci ziyaretini yapmış, Antiokheia ve Lazkiye'ye seyahat etmiş ve atlarına Akdeniz'de su vermiş, Halep, Antiokheia ve Musul'a vali atamış ve İran'a dönmüştü; ardından Semerkant'a gidip orayı ele geçirmiş ve Han'ı esir almış, Uzkend'e devam edip (aşağı yukarı Karahanlılara ait toprakların en uç noktası) Hitay ve Hotan sınırlarına kadar uzanan her şehre vali bırakmış, Harezm'deki valisini görmeye gitmiş ve en sonunda İsfahan'a geri gelmişti. Bu, bugünkü şartlarda bile zorlu bir yolculuktur." Açıkçası Selçuklularda başlangıçta hâlâ bir göçebelik öğesi mevcuttu.
Sayfa 86 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.