Gönderi

584 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kitap Okurken Dolandırılmak
Her şeyden önce şunu söyleyebilirim ki bir kitabın adı kitabı ancak bu kadar karşılayabilir. Zira Locke Lamora bizlere, okurlara bile yalanlar söylüyor. Kitap fazlaca ağır başlıyor, insanı içine çekmiyor. Aynı şeyin bir benzerini Rüzgârın Adı'nda yaşamıştım ama onun başlangıcını çok daha fazla sevmiştim. O kitabın yazarı Patrick Rothfuss ise Locke Lamora'nın giriş bölümünün çok daha iyi olduğunu söylüyor, orası ayrı. Her şeyden önce kitabın iki zaman diliminde ilerlemesi bence başlı başına bir eksi. Okur olarak kitapta net bir kronoloji beklerim, karakterin bir anda çocukluğuna gitmesi hiç hoşuma gitmez. Yirmi sayfa çocukluk, kırk sayfa yetişkinlik şeklinde ilerleyen bir kitap hiç bana göre değil ki giriş bölümünde çektiğim acılar bunu bana net bir şekilde hatırlattı. Şunu da söyleyelim, kitap gazına ağır ağır basılan bir araba gibi ilerliyor. Önce çok yavaş gidiyoruz, sonra biraz hızlanıyoruz, sonra daha çok, daha çok, daha çok. En sonunda hıza kendimizi öyle bir kaptırıyoruz ki dünya etrafımızda dönüyor, coşuyoruz. Kitap, olabilecek en hızlı şekilde ilerlemeye devam ederken bu sefer yolcu koltuğunda olan bizler dayanamıyor, torpidoyu iterek daha da hızlanmaya çalışıyoruz. Kısaca bir sayfa asla bir öncekinden, sonraki bölümler de öncekilerden kötü değil. Son olarak kitabı türdeşi olan Rüzgârın Adı ile kıyaslamak istiyorum. Her şeyden önce şunu söyleyebilirim, bu kitaplar onlarca yönden birbirlerine benziyorlar. Oluşturulan harika evren, ince ayrıntılar, üzerine düşünülmüş karakter ve olaylar gibi birçok şey sayabilirim. Fakat bir noktada keskin bir çizgiyle ayrılıyorlar ki bu nokta onları bambaşka iki kitap haline getiriyor. Rüzgârın Adı karakter üzerinden ilerleyen bir kitap. Baştan sona Kvothe'yle ilgileniyoruz. Kvothe ne yaptı, Kvothe ne yapıyor, Kvothe ne yapacak? Zekâsını nasıl kullanacak ve nasıl güçlenecek? Bu sefer kütüphanede, üniversitede, farklı ülkelerde veya herhangi bir tavernada ne öğrenecek? Görüldüğü gibi bu kitapta amaç okurun kendini tümüyle başkarakter ile bağdaştırabilmesi. Locke Lamora' da ise öyle değil. Locke Lamora'nın Yalanları kitabında herhangi bir karakterle kendimi bağdaştıramadım çünkü yazar bunu istememiş. Bu hikâyede anlatılmak istenen şey karakterler değil olay örgüsü ve zekice kurgulanmış dolandırıcılıklar, planlar. Artık Kvothe ne yapacak diye değil, Locke Lamora nasıl zekice bir plan kuracak diye bekliyoruz. Aradaki fark ise şu, Kvothe'nin her an başarılı olmasını dilerken aynı şeyi Locke Lamora için hissetmiyoruz. Çünkü dediğim gibi, bu kitap karakter üzerinden değil olay örgüsü üzerinden ilerliyor. Zaten bu yüzden okuması da hayli yorucu. Hangi kitaba daha çok emek verilmiş, hangisi üzerine daha ince düşünülmüş derseniz Locke Lamora derim. Hangi kitap tekrar tekrar okunmaya layık derseniz ise Rüzgârın Adı cevabını veririm.
Locke Lamora'nın Yalanları
Locke Lamora'nın YalanlarıScott Lynch · İthaki Yayınları · 20201,148 okunma
·
157 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.