Vahşetin Çağrısı, Jack London’ın en sevdiğim eserlerinden.
İnsanoğlunun doğaya, canlılara hiçbir zaman huzur vermediğinin güzel örneklerinden bir tanesi benim için.
Evcil bir köpeğin, alışık olduğu ortamdan koparılarak bambaşka ve yabanıl bir ortama girdirilmesi sonucu yaşananları harika bir üslupla anlatır London.
Oradan oraya sürüklenen Buck, yeryüzündeki en vahşi canlılar tarafından -insanoğlu- tüm kötülüklere maruz kalır; aç bırakılır, dayak yer…
Yaşananlar neticesi doğaya cevap verir Buck, artık onun bir parçasıdır.
Kuzeyin vahşi ortamında acımasızlığı sonuna kadar yaşayan, hayat mücadelesi vererek kendi hür iradesiyle seçim yapan sadık dostun hikayesini tekrar hatırlamak çok ama çok güzel…