Gönderi

”Sevdikleri ve sevildiklerini bildikleri halde, bizi ilgilerinden mahrum bırakan kadınlardan şikâyet ederiz. Halbuki haksızlık ederiz. Bizi seviyorlarsa, kaybetmekten de korkuyorlar demektir. Dolayısıyla, içimizdeki onlara sahip olma arzusunun hiç bitmemesi için ellerinden geleni yaparlar. Sahip olacak olursak, artık onları arzulamayacağımız kesindir. Çünkü insan sahip olduğu şeyi arzulamaz. O halde kadınlar kendilerini bizim arzularımıza teslim etmemekte haklıdır. Ancak, her iki cins aynı derecede arzu duyuyorsa, neden bir erkek çıkıp da onu seven ve isteyen bir kadından kendini sakınmaya kalkışmaz? Bir tek nedeni olabilir: Seven bir erkek, sevildiğini biliyorsa, sevdiği kadının kendisine vereceği zevkten çok kendisinin ona vereceği zevki düşünmekten haz alır. Bu yüzden de, bir an önce onu mutlu etmek ister. Yalnızca kendisini düşünen kadın ise, vereceği zevkten çok alacağı zevkin peşindedir. Bu yüzden de bu zevki mümkün olduğu kadar geciktirmeye bakar. Çünkü kendisini erkeğe vermekle, onu en çok ilgilendiren şeyi, kendi alacağı hazzı elinden kaçıracağından korkar. Bu, kadının ruhunda vardır. Kadının düşündükçe hoşgördüğümüz ama bir erkekte asla hoşgörülmeyecek olan beğenilme arzusu ve cilveleri buradan kaynaklanır. Zaten erkekte buna nadiren rastlanır.”
Sayfa 204 - EverestKitabı okudu
·
52 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.