Gönderi

95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ne malım var kadıya yedirecek, ne dînim var şeytana verecek.
Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. (syf:63) İncelememe bu alıntıyla başlamamın sebebi Sâdık Hidayet'in düşünce dünyasını hakkında da bir ipucu vermesi. Ölümden sonra başka bir dünyaya inanmayan ve şimdi yaşadığı dünya ile de bir anlam bağı kuramamış, ümitsizlik her yerini sararken acılar içinde kıvranan ve nihayet bulduğu havagazlı bir apartmanda tüm bu ıstıraplarına son veren bir aydın.. Kitap boyunca hakimiyetini hiç yitirmeyen karamsarlık okurken kendime ve etrafıma karşı tüm bildiklerimi yıkıp yerine koni, küp, prizma şeklinde değişik biçimli geometrik şekillere dönüştürdü. İnsanı ta yüreğine kadar ürpertecek bu küçük, camsız pencereli şekiller sanki hiçbir zaman hiçbir canlının yaşamadığı dünyaydı. Hidayet'in dünyası.. Ruhum daraldı ama kitabı elimden bırakamadım. Zaman, mekan hatta karakterlerin bile olmadığı kitap okyanus derinliğinde metoforlarla dolu. Öyle ki bunların bir kısmını çözmek için ömrümün her yılında tekrar okuyup tekrar çözümlesem asıl anlatılana yaklaşamadığımı düşünürüm. Yine de bu ilk okuyuşumdan çıkardığım yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İran asıllı
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
in kitabı yazdığı dönemde yaşananları ve yazarının düşüncelerini göz önünde bulundurduğumuzda kitabın İran'ı ve geleceği konusundaki ümitsizliği anlattığını söylemek mümkündür. Tek korkusu yarın kendini tanıyamadan ölmek olan (syf:15) romanın anlatıcı kahramanı özgür düşünme hakkına kavuşmak isteyen, sanatı, bilimi isteyen, aydınlanmayı isteyen gençliktir. Kahramanın 'kahpe' diye bahsettiği müthiş bir güzellikle tasvir edilen karısı ise sanatın, iyi düşüncenin, kavuşmak için koşulan idealin temsilidir. Ne var ki aralarındaki o yaşlı, çirkin, kambur adam; kahramanımızın kadına yaklaşacağı, onun iri, çekik gözlerinin içine bakacağı her an o omuzlarını sarsacak kadar şiddetli kahkasıyla aralarına girer. Bu baskıcı, dogmatik yönetimin ta kendisidir. Kahraman o kadına hiçbir zaman ulaşamaz ta ki yaşlı, çirkin, kambur adamın kılığına girene kadar.Kahraman sonunda kadını öldürür çünkü o artık ihtiyara dönüşmüştür. Yazdığı her şeyi okuyan gölgesi, onun için yazdığını söylediği baykuşa benzeyen gölgesi kör olmuştur.Gerici düşüncelerin zaferi kör etmiştir onu. İran mitolojisinde baykuşun bilgeliği sembolize ettiğini eklemek isterim. Koyun kesen kasap da dikkatimi çekti. Koyunlaşmış insanları öldürüp, parçalayan ve bundan zevk duyan acımasız kasap. Anlamlandıramadığım birçok şey var. O testi neydi mesela? Kobra yılanları neyi anlatıyordu? Dadısı kimi temsil ediyordu? Kitaptaki şarap, afyon, ulaşılamayan aşık, Hayyam, adı geçen şehirler yoğun bir İran kültürünü barındırıyor. Büyüleyici bir şaheser, bitirdiğimden beri kendime gelemiyorum. Yalnız sezgisel olarak intihar düşüncesini baskıcı şekilde verdiğinden belirli olgunluk yaşına ve okuma seviyesine henüz gelmemiş kişilere tavsiye etmem.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 201928,7bin okunma
··
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.