Spoiler içerir.
Ben kitap boyunca Dorian'a karşı sürekli olarak bir umut besledim ama nerden tutsam elimde kaldı. Sibly karakteri öldüğünde güçlü bir tepki bekledim ama sadece birkaç dakika sürdü. Basil ile tekrar karşılaştığında işlerin eskiye göre daha iyi bir hal almasını bekledim ama gördüğüm tek şey Basil'ın cesedi oldu. Dorian bana yaşamayı anımsatıyor. Ne yaparsak yapalım, ne olursak olalım, neye inanırsak inanalım o istenç yüzünden umuda sarılıyoruz ama bize verdiği tek şey bir çift zalim göz bebeği ve yüreğimize sıçramış o kan lekesi.
Henry karakterine ise kitap boyunca hiç umut besleyemedim. Bu bana hayatı anımsattı. Yaşamaya çalışmak gerçeği değiştirmedi.
Basil karakteri, her şeye rağmen yaşamaya duyulan o istenci gösterdi. Romanın sonlarına doğru Dorian'ın onu öldürmesi ise hayattan nasibini almış olan yaşamanın eninde sonunda o istenci öldüreceğini.
Ne anlatmaya çalıştı acaba o gözler?
Yaşamayı mı?
Yaşamı mı?
Ne istedik peki biz?
Gerçeklik fışkıran gözlere rağmen,
güzel bir yüze inanmayı mı?
Ne istendi peki bizden?
İpi bırakmayı mı
yoksa başından beri zaten tutmadığımızı farketmeyi mi?