Gönderi

Madam LaLauire Delphine 1775 ve 1842 yılları arasında yaşamış.Aslında cümlemin doğrusu 1775 ve 1842 yılları arasında öldürmüş olmalıydı.Çünkü yaşadığı bir hayat, öldürdüğü onlarca hayatın yanında sönük kalırdı.Tenleri siyah olduğu için mi yoksa ruhu o tenden daha da karanlık olduğu için mi bilinmez ama bu hatun satın aldığı onlarca köleye New Orleansta işkence etmiş ve onları acıdan öldürmüştü. Hatun zengindi, kanında soylu ailesinin zarafeti vardı.Kanları zarafet ile akıttı.Zenginliği sayesinde, kızının saçlarını tararken yanlışlıkla canını acıtan kölesini öldürene kadar dövdü ve yok ettiği hayatı satın alabildi.Ceza almadı.Kızını korumak isteyen bir anneydi o sunuçta, mahkeme ne diyebilirdi ki!Belki de her şey böyle başladı.İlk işkencesi ölümle sonuçlanınca yakalanmış ve cezalandırılmamıştı.Sonrasında dünya üzerinde ki sahipsiz ve parasız olan herkese işkence yapabileceğini anladı.Anlamıştı, mahkemede gerçekler kazanmıyordu, mahkemede kazanan gerçek oluyordu. Her kölesinin ağızını dikmiş, bir kadını yengece, diğerini tırtıla benzetmek için bedenlerini parçalamış, bazı hayvan başlarının içini boşaltıp insan bedenlerine dikmiş ve insanlara iç organları ile karşılaşma olanağı vermişti.Zihninden geçen her deliliğin sonuçlarını insan bedenlerinde gerçekleştirmişti.Sonra ne mi olmuş?Bir kıvılcım hatunu yakalattırmış.Evinin mutfağında çıkan yangın tüm evi kaplamış ve itfaiyeciler köleleri bulmuş.Yangından ve Delphine'den kurtulanlar, doktora kendilerini öldürmesi gerektiğini söylemiş, bedenlerinin iyileşmesi zormuş ama bu yüzden ölmek istememişler.İşkenceleri unutmak için ölmek istemişler.Unutamadıklarımız bizi öldürür, unuttuklarımız ise bizi kurtarırdı.Annem de böyle söylemişti. Madam Delphine'nin evi New Orleansta turizm için hala açık tutuluyor.İnsanlar görmek istiyor çünkü.Başkalarının acıları ile hafifliyor acıları.İşkence turizmi var.Dünyada o evlerden fazlasıyla bulunuyor.Gezebilirsin.Hatta işin gerçeği dünyanın kendisi bir Madam Lalauire evi. Evet şimdi olanları biraz hayal edebildiysen ve Madam Lalauire bu hayalinde bir şeytan değil de insansa o zaman insanlığın özünün kötülük olduğunu söyleyebilirsin.İftira değil, biz kötüyüz. Özümüz bu yakmak, yıkmak, öldürmek ve tüketmek.Çiğ süt değil, taze kanla bile beslenmiş olabiliriz.İşte tam bu satırı okuduğunda bir bebek ağlaması duyacaksın.Bebeğin ağlıcak yada komşunun bebeği, olmadı pencereden gelecek ses hala mı duyamıyorsun televizyonun sesini aç, en azından basın bir bebek ağlaması saklamıştır içine.Yok, sağır oldun hiçbir bebek ağlamadı senin için veya basına güvenmiyorsun.Geçmişe dön.İlk ağlayışına.İyi dinle o ritmi.Ben hiçbir kötülük sezemiyorum.Sadece masumluk var o seste.İnsanlığa iftira atıldı.Kötü olduğumuza dair.Üstelik bu iftirayı konuşmayı öğrendikten sonra biz attık.
·
193 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.