Oğuz Atay'ın En Sevdiği Kitaplardan Biri!
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/C12JEVFt6Q9
Oğuz Atay'ın en sevdiği kitaplardan birini okuyarak kendinize muhteşem bir kitap katmak ister miydiniz? O halde doğru incelemeyi okuyorsunuz demektir.
Hepimiz hayatlarımızda belli tutamaklara sahibiz Yusuf Atılgan'ın da dediği gibi. Kimi zenginliğine tutunuyor, kimi de sanatına. Kimi her ay banka hesabına gelen para miktarına tutunuyor, kimi de evlatlarına... Bizim gibi kitap kurtlarının yegane tutamağı da böyle kitaplar olsa gerek.
İşte Körleşme kitabı da tam olarak evinde yıllardır bir çocuk gibi büyüttüğü kitaplarına tutunan, Kien adındaki bir adamı anlatıyor. O da aynı bizim gibi kitaplarına karşı dış dünyadan gelebilecek herhangi bir tehdide karşı oldukça endişeli ve kitaplığına dünyadaki diğer her şeyden daha fazla önem veriyor. Anlattıklarım size de tanıdık geldi, değil mi?
Üstelik bu kitabın çok ilginç bir çeviri hikâyesi de var... Bu kitap gerçekten de Oğuz Atay'ın en sevdiği kitaplardan biriymiş. Hatta öyle ki, 
Oğuz Atay, çevirmen 
Ahmet Cemal ile yaptığı bir buluşmada bu kitabın ne kadar muhteşem olduğundan bahsetmiş ve işte bu kitap tam da o buluşmadan sonra Türkçeye çevrilmiş. Şimdi kitaba geçelim...
Toplum, kitap okuyan insanları deli olarak yargılar, bilirsiniz bunu. Bugüne kadar gerek iş hayatında gerekse de askerlikte çok şekilde kitap okumanın ne kadar boş bir uğraş olduğu konusunda oldukça boş insanlardan tavsiyeler almışımdır. Ama şu an hayatımın bütün fikirsel ve eylemsel altyapısını okuduklarıma borçluyum.
Kien de biz okurlara benzer şeyler yaşıyor kitap boyunca. Gözünü para bürümüş bir kitleye karşı savaşıyor, kitaplarıyla birleşip onlara savaş açmanın yollarını arıyor, dış dünyanın gerçekliğinden kaçmak için adeta sert bir kabuk gibi olan kitaplığına sığınıyor... Bunların hepsini yapınca da insanda bir "körleşme" başlıyor. Peki, nedir bu körleşme?
Toplumdaki boş ve sorgulamayan insanlara karşı yaşadığımız zihinsel körleşme. Toplumdaki insanların bizim gibi okuyan ve sorgulayan insanlara karşı içinde bulunduğu körleşme. Oblomov'un bile dışarı çıkmasına mani olan ve içinde dedikodudan başka bir şey konuşulmayan ortamlara karşı gelişen körleşme. İşte bu körleşme biçimlerini biz de kendi hayatlarımızda mutlaka yaşıyoruz.
Kien'in karşısına çıkan insanların banka cüzdanından başka bir şey düşünmedikleri ve toplum normlarına tutunup garantili bir hayat yaşamak istemeleri kitapta en çok dikkatimi çeken kısımlardı. Ayrıca bu kitabı sonuna kadar okumak için sabır gösterirseniz, son bölümde sizi okuması çok keyifli bir mitoloji şöleni karşılıyor olacak.
Her şeye rağmen kitaplar ve kitap okumak, iyi ki var diyorum. İyi ki var, çünkü ancak bu şekilde kimlerin iletişiminden uzak kalmamız gerektiğini anlayabiliyoruz. İyi ki var, çünkü ancak bu şekilde yepyeni kitaplar keşfedip içimizdeki benlik katmanlarını daha iyi anlamlandırabiliyoruz. Bu hayatta herkes için bir kitap mutlaka vardır bu yüzden...
Eğer siz de toplumdaki cahil insanların zihniyetine katlanamayan ve özellikle de kendisiyle mücadele eden biriyseniz Körleşme kitabını sevebilirsiniz. Okuma süreci olarak her ne kadar kolay bir kitap gibi görünmese de insanın sorgulamayan ve paragöz bir toplumla olan mücadelesini iliklerime kadar hissettim.
Kendi içimize karşı körleşmemenin yollarını aradığımız bu hayatta, gözlerimizi ardına kadar açan bu tür kitaplarla karşılaşabilmemiz dileğimle...
··
5 artı 1'leme
·10bin görüntüleme
bence oğuz atay'ın en sevdiği kitaplardan birini siz de seversiniz. bu incelemeyi kaçırmadan okumanız için yorum yapıyorum
O kadar güzel yazmışsın ki incelemeyi, okuyacaklarımın arasına girmeyi hakketti 😊
Aslında toplumumuzda normlar yüzünden ve kitaba olan bakış açısı çok farklı. Belki de kitaba fazla kolay ulaşabiliyoruz diye mi okumuyoruz burası tartışılacak bir konu..
Aklıma fahrenheit 451 geldi işin açıkçası 😃
o zaman bu kitapta senin için bir sürpriz de var, fahrenheit 451'i hatırlayabileceğin bazı kısımlar da bulunuyor :) yazdığın değerli yorum için çok teşekkür ediyorum
1 sonraki yanıtı göster
Ben fantastik eserlerle giriş yapmıştım kitap mevzularına. Çevreden envai çeşit laf duyduk ettik falan. Ama bir yerden başlayıp evrile evrile farklı türde ki eserlere sarkmaya başlıyor insan. Sarktıkça daha da net çizgilere oturuyor bazı şeyler. Evet, körleşmiş bir kesime bazı şeyleri gösterme çabası işe yaramıyor çoğu zaman ama en azından o zamanında sarktığımız yerden topladıklarımızı kuşanarak kendimizi karşı tarafa benzemekten koruyoruz ama sadece korumak değil, yeri geldiğinde okuduklarımızdan süzdüklerimizle de saldırıya geçmek durumunda kalıyoruz vs. Çok uzattım, velhasıl mümkünse bir yerden başlayın ve etraftaki körlerle yatıp kalkmamaya özen gösterin.
İnceleme için de teşekkür ederim.
kesinlikle öyle. insanın okuma süreci de onun kimlik tekamülünün bir parçası zaten. bu yüzden o körleşmeye karşı elden geldiğince savaşmak ve gözümüzü açık tutmak gerek. değerli yorumunuz için teşekkür ediyorum
Neyseki daha oğuz ataya başlamadım, bildiğim iyi oldu.
Tabi oğuz atayın esinlendiği kitap serisi olan, niteliksiz adam serisini çok önce bitirmiştim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.