Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Okul denilen yer bilgilerle çevrili küçük çaplı bir polis merkezi midir yoksa bilgilerin sevgiyle yoğrulup şekillendirildiği, kalplerin büyürken devamlı geliştiği bir yer midir? Olması gereken ikinci belki ama şu an her okul buna uygun mudur ondan emin olamıyorum. Topyekün korkunun hüküm sürdüğü koridorlardan ziyade ikinciyi tercih ederim fakat içeride gevşekliğe neden olmuyorsa bu. Gerçekten şuna inanıyorum: Biz çocuklara sertleşip bağırıp çağırarak davranışı yapmasını engelliyorsak ve çocuk o davranışı bizden korktuğu için yapmamaya başlıyorsa davranışı yok etmiş olmuyoruz. Eninde sonunda bizim gibi polisçilik oynayan birinin olmadığı zamana kadar yapmasını engellemiş oluyoruz. Çocuk davranışın kötülüğüne ikna olmuyor sadece yapılması yasak bir şey olarak görüyor. Yasak olan da çekiciliğini her zaman koruyor doğal olarak. İlk fırsatta tekrar ortaya çıkmak üzere kötü davranışı ötelemek oluyor kanımca bu. Fakat bu böyle mi olmalıdır? Hayır kesinlikle olmamalıdır. Bu davranışın yanlışlığını çocuğun anlaması gerekiyor. İkna olması gerekiyor. Sadece yanlış olduğunu bildiği için yapmayı terk etmesi gerekiyor. Biraz gözlemleyelim sokakta kötü bir şey yapan kişiler genelde yaptıktan hemen önce ve sonra etrafına bakıyor. Kendisini kınayacak ayıplayacak kimse var mı diye bir gözden geçiriyor. Davranışı yanlış diye terk etmemiş insanlar ayıplar diye terk etmiş numarası yapıyordu önceden. Kimsenin görmediği ilk fırsatta bu yüzden tekrar yapıyor. Korku kültürünün hüküm sürdüğü ortamda da bu durum çok benzerdir. Polis varsa yapma. Otorite yoksa yap gitsin nasılsa ceza verecek biri yok. Kitap korku merkezli yaklaşımların yıllarca süren travmalara neden olan bir sürü örnekle anlatım yapıyor. Doğrudur; haklıdır, sonuna kadar hem de. Fakat doğru çıkışa ulaşmak için bu yolun yanlış bir yol olduğunu söylemek yetmiyor. Cüceloğlu ortaokul, lise kademelerinde derse giren bir eğitimci olmadığı için kendisinden bunu bekleyemem ama mevcut okul ortamları büsbütün sevgi merkezli yaklaşımların geliştirici olabileceği mekanlar değil hali hazırda. Ben hayt höyt yapıp tüm öfkemizi çocuklara kusalım demiyorum ama ikisi arasında bir yer tutmak gerek. Terazinin ağır basan tarafı sevgi merkezli yaklaşım üzerine olmalıdır tabi ama lakaytlığı, saygısızlığı, ciddiyetsizliği, hadsizliği tamamen ortadan kaldırmak için sınırı aşanlar bir süre daha öğretmene polisçilik oynatmaya devam edecektir bence. O yüzden Cüceloğlu çok haklı fakat uygulama zemininde oturmayan noktalar olmaya devam edecek gibi duruyor. İnşallah bir an önce polisliği bırakıp öğretmenciliğe döner herkes. Böyle umalım böyle olsun. Farkındalığı arttırmak adına çok güzel bir kitap. Öğretmenler okumalı diyebileceğim kitaplar arasına çoktan dahil oldu diyebilirim.
Öğretmenim Bir Bakar mısın?
Öğretmenim Bir Bakar mısın?Doğan Cüceloğlu · Final Kültür Sanat Yayınları · 20185,8bin okunma
·
387 görüntüleme
arşiv okurunun profil resmi
Merhaba, inceleme için teşekkürler. Birkaç şey eklemek istedim, müsaadenizle. Aslında Cüceloğlu, gelişim odaklı değerler kültürü ile sadece sevgiyi ön plana çıkarmıyor. Her duygunun geliştirilmesi gerektiğini açıklamaya çalışıyor. Öğrenci, hangi kademede olursa olsun öğrencidir; bu durum her seviyede gelişecek yeni olguları meydana getirir. Bu sebeple duyguların gelişiminden kasıt, olumsuz duygu ve düşünceleri de iyileştirmek. Temelde, güvenmek söz konusu. Güvenin olmadığı yerde asabiyet hüküm sürer. Saygı, sevgi, samimiyet, hoşgörü ve anlayışın hâkim olduğu bir mekân, herkese güven verir. Öğrenciler de bunu ister: Koşulsuz güven. Akran zorbalığından öğretmen tutumlarına kadar pek çok duyarsızlık mevcut. Okullar bunun için elverişli değil bu yüzden, henüz. Haklısınız. Cüceloğlu da bunun bilincinde olduğu için yazmış. Okulları değiştirecek olan sadece sistemin başındakiler değil, demeye çalışıyor. Bir öğretmen ne yapabilir ki, sorusundaki ümitsizliği bertaraf etmek gayesinde. Bu yüzden kitabın ismi de çok uyumlu.
Serhat okurunun profil resmi
Güzel eklemeler için teşekkür ederim. Aslında sevgi yerine biraz daha gelişimi baz alarak yazsaymışım daha doğru olurdu haklısınız. Bunun dışında ben de benzer şeyler düşünüyorum eğitim sistemi hakkında. Sadece sistemin başındakilere iş düşmediği ortada ama bireysel anlamda da yapabileceklerimizin de bir sınırı var. Dokunabileceğimiz insan sayısının bir sınırı var. O yüzden tepeden tırnağa koordinasyon ile gelişim kültürüne geçmek gerek ama söylemle değil daha çok eylemle. Umarım başarılabilir. Çok büyük bir nufusla değişim kolay değil ama imkansız da değil. Tekrardan değerli eklemeler için teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.