Acı Otlar, otobiyografik bir anlatım olduğundan, belki de incelmeye yazarın hayat öyküsünden bilgiler vermekle başlamak, daha doğru olur diye düşünüyorum. Gerçek ismi Sara Menco olan Marga Minco, 1920’de Hollanda’da Yahudi bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Minco, gazeteci olarak da çalışmış ve işten kovulmuş. Tüberküloz tedavisi gördükten sonra ailesinin yanına dönmüş ve bu dönüş, en acı deneyimlerle “Acı Otlar”ı edebiyat dünyasına kazandırmış. 1957 yılında, Na*zilerin Yahudi Soykırımı’ndan dolayı -annesi, babası ve ağabeyi- ailesinden sağ kalan tek kişi. Araştırmalarıma göre, 1957’den beri “Acı Otlar”, çoksatan ve okunan bir eser. Uluslarası Bestseller olması nedeniyle de, edebi bir metin beklemenin zorluğunu kabul etmek gerek, fakat gene de yaşanan bu anlatı, sizi etkilemeyi kesinlikle başarıyor. II. Dünya Savaşı’nda Hollanda’daki bu ailenin kendilerini güvenli bölgede zannetmesi ve savaşın asla oraya sıçramayacağını düşünmesiyle açılıyor kitap. Lakin tersi durumunu okuduğumuz bu Holokost suçunda, yaşananlar bir düğüm gibi boğazı sıkıyor. Peki neden “Acı Otlar” ismi tercih edilmiş? Kitap basligim secerken, Yahudilerin Mısır’dan Göçü’nü hatırlatan mayasız ekmekle yenen acı otlara atıfta bulunmuş Marga Minco. Anne Frank’ın Hatıra Defteri’nin hemen yanına konması gerektiği söylense de, ben henüz Anne Frank’ın Güncesi’ni okumamış olmanın utancıyla yüzleştim. Sanıyorum ki, bu yıl muhakkak bu ayıbı örtecek bir atakta bulunacağım. Fazla beklettiğimi düşündüğüm eserlerdendi zaten, tuzu biberi oldu Acı Otlar. Son olarak, okumamış gerektiğini düşünsem de, edebi bir okuma vaat etmediğini, bir anı/günlük şeklinde okumanız gerektiğini düşünüyorum. Kitaptaki özellikle verilen yıldız rozetleri kazaklara ve gömleklere dikme anlatımı beni çok etkiledi. Kitapla kalın!

Acı OtlarMarga Minco · Doğan Kitap · 2023143 okunma

·

73 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sezer Akın