Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kalabalıklar dinamiği diye bir kavram gerçekten de vardı. Sürünün çobanı, sürünün kendisiydi. Her bireyin kaderi, içine düştüğü kalabalığın elindeydi. Linçi başlatan, ister bir kışkırtıcılar grubu olsun, isterse de kalabalıktaki her bireyin ayrı ayrı özgür iradeleri olsun, durum böyleydi. Hatta dünya üzerinde yanlış giden ne varsa, bu, milyarlarca insanın arasındaki sessiz bir anlaşmanın sonucuydu. Sokakta bir tecavüze tanıklık eden kişi, kurbana yardım edebilecekken etmemekten yargılanabilirdi. Ama aynı davranışı toplumlar gösterdiğinde, bunun hiçbir cezası yoktu, çünkü bir suç olduğu bile düşünülmüyordu. Sonuçta, linç kalabalıklarının nitelikleri dünyanın her yerinde aynıydı. Farklı diller konuşsalar da, farklı görünseler de aynı… O kalabalıkları oluşturan bireylerin hepsi, bir yandan kurbanın peşinde koşuyor, diğer yandan da birbirlerine bakıp aynı şeyi düşünüyordu: “Ben, şu an bunu yapıyorum. Çünkü sen de yapıyorsun. Sen linç ettiğin için, ben de linç ediyorum!”
·
62 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.