Gönderi

Evet, nasıl olmuştu da daha III. Selim devrinde İstanbul’daki Rumların küçük bir voyvoda azınlığı dışında, 200.000 ’i aşan nüfusu içinde okuryazar olanlar parmakla gösterilebileceği halde, aradan yanm asır geçtikten sonra, değil İstanbul’da, Anadolu’da bile ilkokulu olmayan hiçbir Rum köyü, mahallesi kalmadığı gibi, bu okulların eğitim seviyesi konfor ve araçları, öğretim kadroları Batı Avrupa seviyesine çıkmıştı? Aslında bu durumda olan sadece Rumlar değildir. Diğer Osmanlı azınlıklan olan Ermeniler ve Museviler de eğitim yönünden İslâm Türklere oranla hissedilir bir üstünlük tesis etmişlerdi. Bu sebeple eğitim yönünden 19. asrın son çeyreğinde hissedilir bir duruma giren farkı açıklamak gerekmektedir. Şimdiye kadar bizim tarihçilerimiz “yanlış eğitim politikası”, “Medreselerin soysuzlaşması, fakirleşmesi” gibi aslında esasa inmek cesaretini göstermeden çözüm yolu aramışlardır. Hiçbiri, eğitimde beliren bu farkın sadece ekonomik farklılaşmanın bir sonucu olduğunu görememiştir. Görenler de Marksist yorum sayılır diye bu koşul ile uğraşmaktan çekinmişlerdir.
Sayfa 189Kitabı okudu
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.