İnsanoğlu çoğu kez ufukları boşu boşuna gözler durur. Geçmişinden medet umar, gözlerini kapayıp evliyaların, uluların alacakaranlık gevşek rehavetinde harcıalemlik ile yücelik arasındaki engin deryada eyleşip kalır ve bu yüzden kendine, yanlışlarına, pılısını pırtısını hızla toplayıp geçen zamana, adını ve eserini sürdüreceğine inandığı oğulun, adına zaman dediğimiz bu belirsiz kavram içinde bir belirsizliğe adım atışına, biraz sonra doğacak yıldızları ilgisiz bir göz nasıl görürse öyle gören bir tavır takınır.
Bu yüzden dışarıdan sert gürgen ağacı gibi görürler beni.
Her şey şu fabrikaya giden demiryolu gibi düz olsaydı.