Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

454 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Kuzen Bette veya Bette Abla dediğimiz bir önceki büyük etki bırakan kitaba başlarken bu kitabın onun devamı niteliğinde olduğundan bahsetmiştik. İki cilt olarak yayımlandığını da söylemiştik. Sitemizde tek cilt olarak birlikte paylaşılmış, böyle kalmasını uygun buldum aslında çok eski bir basım olduğu için çok fazla aranacağını düşünmüyorum o yüzden fazladan bir düzenlemeye gerek görmedim. Merak edip okumak isteyenler olursa senelerdir olduğu gibi yine kendisiyle paylaşmaktan mutlu oluruz. Şöyle ki uzun dönem eserleri ben de aynı zannettim. Ancak Bette Abla 1838 yılı Temmuz ayında başlıyor demiştik. Elimizdeki bu kitabın başlangıç tarihi olaraksa 1844 Ekim olarak verilmiş. Başlangıç cümleleri de bu şekilde olunca ortada bir tutarsızlık olmuyor. Tarihleri vermemin sebebiyse, ben zaten biliyordum şeklinde bir geçiş yapmak değil, aksine kendi düşüncemi de açık biçimde belirtme isteğinden ileri geliyor. İnsanlık Komedisi de denilen bu iki seri aslında birbirine çok benziyor. Farklı zamanlarda okusak, mesela Bette Abla atıyorum 2024, Cousin Pons ise 2027 yılına kalsa, aynı bunlar deyip geçebilirdik bile. Giriş bölümü o kadar uzun ve teferruatlı tutulmuş, kitabın yazılma hikayesi o kadar detaylı anlatılmış ki önsözü hazırlayanlar sanki yüzyıllar öncesinden o zamanları görüp de öyle kaleme almış gibi yazmışlar. Bir kitapta böyle anlatımlar olduğunda daha etkileyici olduğunu düşünüyorum. Ki pek çok roman ve hikayede önsöz kısmını atlayan biriyimdir. İkinci kitabın başlangıcını söyle bir düşündüğümde, hayat boyu karşı olduğum bir fikrin artık en büyük destekçilerinden birine dönüştüğümü gördüm. Yerine göre bu kendim için yapıcı olduğu kadar yıkıcı bir eleştiri de olabilir. O tek cümle ise şu oldu: Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. Ben bu sözle veya benzerleriyle karşılaştığımda daima çabalamanın ödüllendirileceğini düşünür ve güler geçerdim. Ta ki hiçbir şey için çaba dahi göstermeyen, umursamayan insanların kazandığı, sürekli mücadele edenlerin değil kendisi mücadelelerinin bile görmezden gelindiğini kabul edene dek. Bu ister iş hayatı olsun ister aşk hayatı olsun böyle adeta kafama balyozla vurula vurula öğretilen bir gerçek oldu bana ne yazık ki. Yine de iyiliğin ve iyi düşünmenin kazandıracağına dair ufacık dahi olsa bir umudum var. Belki bir gün... Haydi sizleri biraz da Bay Pons’un dünyasına götüreyim. Aslında çok sonradan dönüp baktığımda neler olduğunu hatırlayabilmek için yazıyorum biliyorsunuz. Pons, çok üzüldüğüm bir karakterdir. Acı dolu bir yaşamı vardır. Bir erkek olarak çok çirkindir, çirkin olduğu düşüncesinden de kurtulamaz. Hiçbir kadın onunla beraber olmak istemediği gibi o da hiçbir kadınla beraber olabileceğine inanmamaktadır. Sevgi denilen duyguyu Pons dedem de tatmamıştır bu yüzden. En büyük hayali de bir aile kurup mutlu yaşamak istemesidir. Çok değerli bir şiiri de anımsatır bana bu yüzden. -Hani diyor ya şair: Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar; ben sevilmediğimden böyle çirkinim, diye. Hep bana bunu anımsattı. Aslında bu durumları yaşayan insanların bir hayli fazla olması bu hikayenin dramından daha da kötü. İnsan neden sevildiği kalbe sığmaz da sevilmediği kalbe sıkışmaya çalışır, düşünürüm ama bir anlam veremem. Diğer yandan bir aile ilişkisi dikkatimizi çekmektedir. Biraz şu sevilmeyen akrabalar gibidir. Gittiği yerde bir süre sonra huzursuzluk verir artık. Aynı zamanda iyi bir koleksiyonerdir. Ancak günümüzde yaşasa ismi Bay Pons değil Mal Pons olarak tanınabilirdi. Bunun sebebi ise çok değerli sanat eserlerini oldukça ucuza alabilmesidir. Ancak onları satıp büyük paralar kazanmak yerine kendine ait bir müze yapmaya çalışmasıdır. Günümüzde elinde değerli bir eşya varsa hemen satıp sıcak paraya çevireceksin düşüncesi hakim olduğu için bu şekilde isimlendirilirdi dedim. Daha sonra elindeki bu değerli eşyalar bir şekilde duyulacak ve kıymete binecekti. Yoksa koca hikaye nasıl ilerlerdi değil mi? Doyumsuz sahte insanlar bu hazineyi ele geçirmek için sürekli mücadele edecek ve kendilerini rezil ettikleri gibi biz okuyuculara da seyirlik iyi bir malzeme çıkacaktı. Hani bazı sahneler vardı ki keşke aynı anda kitap okuyup bir elime de çekirdeğimi alsaydım diye çok düşündüm. Neyse ki 2022 yılı Temmuz ayından beri çekirdek yemiyorum. Not: Çekirdek yemediğim için aklımda kalan bir tarih değildir. Devam edelim. Bu eserin gerçeklerden esinlenerek yazıldığı söyleniyor. Bu, gerçek olmasa bile insanların tarih boyunca yaşadığı şehvet ve doyumsuzluğun etkisiyle gerçeğe yakın bir hikaye olarak akılda kalacağı bir hikayedir zaten. Bazı hikayeler böyledir çünkü yaşanma olasılıkları oldukça yüksektir. Ne yazık ki insanların şehveti asla bitmiyor. Günümüzde bazı kelimeler kendi anlamları dışında o kadar anlamla yükleniyor ki anlamsızlaşıyor. Burada çok istenen, hak ettiğine dahi bakılmadan sürekli olması istenen ve beklenen şeyler anlamında kullanıyoruz bu kelimeyi. Tıpkı bazı meyveleri ve sebzeleri kimi kendini bilmezlerin sapıkça kullanması gibi bu kelime de tek bir anlam çağrıştırıyor günümüzde. Bunu da aşacağız diye temenni edelim bakalım. Ne kadar olumlu bakıyorum bu aralar etrafıma değil mi? #12679928 #13865707 #87440597 #90802338 #125886448 #125936133 #125963764 #125997143 #126018246 #126038240 #126075790 #126142607 #126231977 #126242200 #126256855 #126298841 #126355854 #126379004 #126400158 #126520494 #126558986 #126583313 #126625325 #126679150 #126692331 #126720763 #126749887 #126786957 #230792657 Okunan kitaplara dair incelemeler yanında hangi kitaplarını okuduğumuzun listesini de şöyle ekleyelim: Altın Gözlü Kız (On Üçlerin Romanı 3) Bilinmeyen Başyapıt - Bilinmeyen Şaheser - Kırmızı Han Bir Havva Kızı Cousin Pons Esrarlı Bir Vaka - Karanlık Bir İş Eugenie Grandet Evde Kalmış Kız Çakalların Başı Ferragus (On Üçlerin Romanı 1) Goriot Baba Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti Köylü İsyanı - Şu Anlar Kuzin Bette - Bette Abla Lanetli Çocuk Langeais Düşesi - Rahibenin Aşkı (On Üçlerin Romanı 2) Louis Lambert Modeste Mignon Mutlak Peşinde - Gerçeği Arayış Nucingen Bankası Otuzundaki Kadın Parfümcü Cesar Birotteau’nun Yükselişi ve Düşüşü - Cesar Birotteau Paris Pierrette Seraphita Suyu Bulandıran Kız Tefeci Gobseck Tılsımlı Deri Top Oynayan Kedi Mağazası Ursule Mirouet Vadideki Zambak Yaşamda Bir Başlangıç Hepimize iyi okumalar, mutlu akşamlar dilerim..
Cousin Pons (2 Cilt Takım)
Cousin Pons (2 Cilt Takım)Honore de Balzac · MEB Yayınları · 196427 okunma
·
318 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.