Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

155 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
'Beni korkutan tek şey çektiklerime değmeyecek olmaktır.'
Aslında kitabın öneminin ve katacaklarının farkında olmadan başlamıştım bu maceraya. Anlam arayan biri olarak, aslında anlamı çok zaman bulduğunun farkında olmayan biri olarak başlamıştım. Otomat yazı şeklinde, aklıma ne geliyor ve içimden ne geçiyorsa olduğu gibi yazıp sonunda toplama niyetindeyim. Başlayalım. Frankl Auschwitz toplama kampına düşmüş, çoğu arkadaşını ve aile üyelerini kaybetmiş, buna rağmen yaşamak için bir neden bulmuş ve her türlü nasıl’a katlanmıştır. Bu “neden” bulup nasıl’a katlanma kısmı kendi ifadesidir bu arada. Neden bulmaktan kasıt ne peki? Anlam bulmak. Bir esir olarak, zamanın dışarıdan çok farklı işlediği bir kampta, ne kadar süre daha orada tutulacağını bilmeden… Bu koşullarda bile nasıl anlam bulmuştur peki? ( youtu.be/qHgJE8Z3BsA?si=... ) Durumun daha berraklaşması için ara ara videolar bırakabilirim ama telaşa hiç gerek yok, konuyu dağıtmadan hemen dönüyorum. Bu koşullarda bile nasıl anlam bulmuştur peki? Logoterapiye göre hayatın anlamı üç yolla keşfedilir: 1- Bir şey üreterek veya bir iş yaparak; 2- Bir şey deneyimleyerek ya da birini deneyimleyerek, biriyle temas ederek; 3- Kaçınılmaz olan acıya duruşumuzla, ıstıraba karşı aldığımız tavırla. Çok büyük acılar çektiğimiz sırada -ki şu an hiçbirimizin ailesi bir toplama kampında eritilmiyor , gaz odalarına gönderilmiyor; dokuz kişiyle aynı yatakta yatmak zorunda kalmıyoruz, kendi dışkısı içinde hayattan vazgeçmiş ve ölümü bekleyen arkadaşlarımızı izlemiyoruz vs.- “Bitti, yolun sonu, hiçbir şeyin anlamı kalmadı ki…” demek de bir seçim, “Bu ıstırabın bana kattığı bir şey olmalı, bunun da bir anlamı olmalı.” demek de bir seçim. Günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak gösteriliyor anlam arayışı. Auschwitz’te bile anlam bulmak mümkünken şimdi, konfor toplumunda neden bulamıyoruz? Belki de konfor alanı dediğimiz ve çok zaman edilgen şekilde dahil olduğumuz saha bizim hayatlarımızdan “anlam”ı söküp alıyordur, sonrasının tadı kalmıyordur. Derin bir boşluğun olduğunu ifade eder çevremizde ve başka coğrafyalarda, başka çevrelerde çok zaman çok insan. Sayısız araştırma bu sonuca varmış, hep. Kitapta statüyle, seksle yapılan ödünlemeye atıf vardı, yani Adler’e ve Freud’a. Güç ihtiyacı ve cinsel ihtiyacın giderilmesi anlamı bulmak için yeterli midir? Makro hayatların içinde böyle olduğuna ikna olmayı tercih edebilirsiniz konformist bir bakış açısıyla. Ama esas böyle olsaydı, bu kadar basit olsaydı anlamsız olurdu. Ruhtaki bir boşluk… Her şeye rağmen, maddeci bir toplum içinde yaşasak bile, hatta kendimize rağmen kaidenin içindeki istisna olmaya çalışmalıyız. Yaşamımızın bir anlamı olmalı deyip birkaç öneriyle devam etmek istiyorum. Dün gece dönemi daha iyi anlamak adına Piyanist’i izledim. (Hayatta en az bir kez izlenilmesi gereken filmlerden, Varşova Gettosu Ayaklanması’na da yer verilmiş olması önemli bir detaydı fikrimce.) Sırada Çizgili Pijamalı çocuk var ama öncelikle
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı Çocuk
okumam lazım. Sipariş verdim bile. :) Kitap demişken ayrıca
Antonio González Iturbe
Antonio González Iturbe
‘in kaleme aldığı Auschwitz Kütüphanecisi ile Heather Morris'in, Yahudi Soykırımı'ndan sağ çıkmayı başarabilen Ludwig (Lale) Sokolov'un gerçek yaşam öyküsünden yola çıkarak kaleme aldığı
Auschwitz Dövmecisi
Auschwitz Dövmecisi
sıraya aldığım okuma kitapları. Logoterapiyi ve Frankl’yi biraz daha anlamak için ise
Yaşamı Karşılamak
Yaşamı Karşılamak
ile devam edeceğim. Tabii müthiş derece kararları arasına başka kararlar sıkıştıran zat-ı şahanem araya kaç kitap serpiştirir bilemiyorum. :)) Böyle bir dönemde bu konuyu merak etmiş olmam tesadüf; üzerine düşmem merak ve bilme ihtiyacı. Bu açıklamamı da kitaptan bir alıntı ile destekleyerek incelemede sona geleyim artık: Bir Amerikalı kadın bir gün bana şunu sormuştu: "Nasıl hâlâ kitaplarınızın bazılarını Adolf Hitler'in dili olan Almancada yazabiliyorsunuz?" Cevap olarak ona mutfakta bıçak kullanıp kullanmadığını sordum ve kullandığını söylediğinde şok olmuş gibi davranarak "Bu kadar katil kurbanlarını bıçaklayıp öldürürken nasıl hâlâ bıçak kullanabilirsiniz?" dedim. (s. 151) Acı, suçluluk ve ölüm üçlüsüne rağmen hayata “evet” diyebilelim temennisiyle ve yine kitaptan bir alıntıyla: “Halihazırda ikinci kez yaşıyormuşsunuz ve ilk seferinde, şimdi olduğu gibi yanlış hareket etmek üzereymişsiniz gibi yaşayın.” Sevgiler.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,1bin okunma
··
96 görüntüleme
İhsan Demir okurunun profil resmi
👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.