Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

188 syf.
5/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
ÖTEKİ-kitap yorumu
Birçoğu kişi tarafından gelecek eleştirileri düşünerek itiraf etmekte zorlandığım bir gerçek olan Dostoyevski ile yıldızımın barışmamasını bu eser ile yenebilirim umuduyla okuduğum bir kitaptı. Konusu oldukça ilgimi çekmişti ancak başları hızlı ve merak uyandırıcı başlasa da ilk 50 sayfadan sonrası benim için klasik Dostoyevski sendromu oldu diyebilirim. Bu sendrom benim için ne olduğunu bilmeden okuma, yazarın anlatmak istediklerini anlayamama, karakterleri asla çözememe ve karakterlerin içine girememe, olayları sıradan bulma ve dil yüzünden kitaptan uzaklaşmak. Neden bilmiyorum ama Suç ve Ceza dışında hangi eserini umutla okumaya başlasam hep bu oldu. Sanırım kabullenmem gerekiyor. Dostoyevskici bir okur değilim. Gelelim esere. Konusundan kısaca bahsedersem; Golyadkin'in, kendisinin akıl sağlığından şüphe duyan doktoru tarafından yazılan reçeteyi denemeye karar verip doktorun ofisini terk eder. Ardından ofis müdürünün kızı olan Klara Olsufyevna doğum günü partisine gitmek için yol alır.Partiye davetsiz olarak gizlice girmesi, birkaç uygunsuz harekette bulunması nedeniyle partiden sürüklenip kapı dışarı atılır. Karakterimiz kar fırtınası sırasında kendi evine dönerken, tam olarak ona benzeyen bir adamla karşılaşır, ikiziyle. Romanın bundan sonraki çoğu kısmında, Golyadkin'in dış görünüş olarak tıpa tıp benzeyen kendisi ve ikizi ile gelişen ilişkileri ele alır. İlk başta, Golyadkin ve onun ikizi arkadaş olurlar, ancak bu arkadaşlık ikizinin onun hayatını çalmaya başlamasıyla birden düşmanlığa dönüşür. Golyadkin'in ikizi/ötekisi, Gerçek Golyadkin'in sahip olmadığı tüm çekiciliğe, ve yapmacık davranışlarla üstün sosyal becerileri sayesinde tüm ofis arkadaşları tarafından sevilmeye başlanır. Eser boyunca Golyadkin'in ikiziyle olan çatışmalarını okuyoruz. Gerçekten ilginç bir eserdi. Konusunu okuyup ilgimi çekmişti ve merak ediyordum uzun bir süre. İlk 50 sayfa ana karakterimizin deli gibi tavırları yüzünden ve ne olduğunu çözme çabalarımdan dolayı hızlı ve akıcı geçti. Doktorla olan diyalog ve partiye katılışı neler oluyor anlamakla geçti ve tam karakterimizin şizofren olduğunu düşünecekken kitabın konusunun bölünmüş kişilik bozukluğu olduğu aklıma geldi ve her yerde bunu aradım. Ancak konuyu okumasam bunu çıkarmam imkansız olurdu diyebilirim. Karakterimiz kendi ikizini görüyor yolda ve bu ikizi fiziksel olarak tıpatıp kendisi olsa da karakteri kendinde olmasını isteyip olmayan tüm zıt özelliklere sahip. ilk başta onla dost olmaya çalışsa da daha sonrasında ikizin yaptığı hareketlerle onu bir şeytan olarak görüyor karakterimiz ve düşman oluyorlar. Eser boyu bu ikiz gerçekte var mı yok mu anlamaya çalıştım ve kitap bittiğinde bile anlayamamıştım. O kadar üstü kapalı bir anlatım vardı ki en basit anlaşılması gereken, mesajı vercek olan şey bile okuyucu yorumuna bırakılmıştı sanki. Kafamdaki soru işareti, o önemli ana temayı verecek mesaj son sayfada belli olur dedim ama o bile olmadı. Golyadkin'in deli olduğu anlaşılıyordu evet ama hastalığını asla çözemedim. İnsanlarla olan diyalogları, hastalığı daha net verilebilirdi bence. Çok fazla yorumsal ve açık uçlu bir eser bana kalırsa. Neden bilmiyorum ama eserde kafka havası sezdim. Ürkütücü gibi ama kafka kadar tüyler ürpertmiyor, verilecek mesaj her neyse kafka gibi çok üsüt kapalı veriliyor ama burada neredeyse hiç verilmemişti (kafka da olayı az çok anlayabiliyordum :)) , bilinmezlik çok ön planda ve etrafta olan şeyler, dünya rüya gibi betimleniyor, gerçek dışı geliyor okuyucuya. Bütün bunların da dışında kitap ağır ilerledi diyebilirim. Evet kısa ama bir o kadar da kısır döngüde gibiydi. Daha doğrusu kayda değer bir olay olmadı eserde. Tüm eser bu dünya rüya mı, karakter deli ama ne zaman anlaşılacak diye düşündüm okurken. Karakterlerin hiçbirine de derinlemesine inilmemiş, betimlemeleri tam yapılmamıştı (yan karakterler). benim için her yönden eksik hissettiren bir eserdi. Okurken hissizdim ve kafamda koca soru işaretleriyle bitti. Son sayfasındaki son cümlelerden bir şey çıkarmamızı bekliyormuş gibi yazmış yazarımız ama orda bile kalakaldım. Hiç etkilemediği gibi anlamsız geldi son cümleler. Bence mesaj üstü kapalı verilmek için verilememişti, yada bana verilemedi diyebilirim.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
'e olan bu durumum neden böyle bilmiyorum ama bu eseri de bana kalırsa popüler kültürün etkisiyle abartılan eserlerinden biri. Çok güzel psikolojik bir analizler içeren eser olabilme potansiyeline sahipken gözümde harcanan, hayal kırıklığı bir eser gibi oldu. Üstad yazarımız için bunu demek haddime değil belki ama.. Sanırım Dostoyevski'den sadece
Suç ve Ceza
Suç ve Ceza
eserini okuyup bırakmalıydım. Onun dışındaki hiçbir eserinden tam tat alamadım. (belki de bir de
Beyaz Geceler
Beyaz Geceler
güzeldi). Bu iki eserini tavsiye ederim.
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201921,9bin okunma
·
110 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.